“Ne olursa olsun, düşünmek ve yazmak benim için çok zorlaştı, yazmaya oturduğumda bazenelim kağıdın üzerinde hiçbir şey yazmadan ilerliyor, şimdi olduğu gibi, düşünmekten ise hiç bahsetmek istemiyorum.
“ Ve her şeye rağmen bazen şuna inanıyorum: eğer mutluluktan ölünüyorsa, bu benim başıma gelmeli. Eğer ölüme yazgılı bir mutluluk sayesinde hayatta kalınıyorsa, o zaman hayatta kalacağım.“
“ yoksa benim için önemli olan tek başına sen değilsin de, senin yaşadıkların ve davranışların mı? Ama anlatmasan bile, seni tanıyorum, hem de kendimden çok daha iyi.“
“ İki mektubunuzu, serçenin odamdaki ekmek kırıntılarını yiyişi gibi okuyorum; titreyerek, etrafa kulak kabartarak, sağa sola bakarak, bütün tüyleri kabartarak...“
“Bazen, karşılıklı iki kapısı olan bir odamız varmış gibi geliyor; ikimiz de kendi kapımızın kolunu tutuyoruz, birimiz gözünü kırpsa, diğerimiz kendi kapısının ardına kaçıveriyor ve ilk tek bir söz söylemeye kalksa, ikincisi kesinlikle çoktan kapıyı arkasından kitlemiş gözden kaybolmuş oluyor. Kapıyı tekrar açacak, çünkü bu belki de insanın terk edemediği bir oda. İlki ikincisine bu kadar benzemese, sakin olsa, ötekine bakmıyormuş gibi davransa, odayı sanki herhangi bir odaymış gibi yavaş yavaş düzene sokacak; ama bunun yerine, oda kapısının orada aynı şeyi yapıyor, hatta bazen ikisi de kapılarının arkasına saklanıyorlar ve güzelim oda bomboş kalıyor.”
“Size kızgınım, ki bu aslında bir talihsizlik değil; çünkü kalbimin bir köşesinde bir parça kızgınlığın sizin için hazır bulunması, dengeyi sağlaması açısından gayet iyi.”
Bir fotoğraf kaç farklı hayata dokunabilir? Kaç kişinin hayatını alt üst edip, kendine getirir? Ya da kaç kişiyi bir tren vagonunda etkileyebilir? Kapak Kızı Şebnem, geçmişten gelip bir çok insanın hayatını etkiledi. Belki de varlıklarını sorgulamaya başlattı. Suç onun muydu? Yoksa sürekli akıllarında olmasına rağmen yokmuş gibi davrananlarda mı? Geçmişin öcünü almak isteyen Şebnem, gerçekleri tokat gibi vurdu suratlarına. “ Yıllar sonra bile size aynı hissettirebilirim. Unuttuğunuzu sandığınız anda karşınıza çıkar, hayatınızı yeniden şekillendirebilirim. Bu benim suçum değil, beni yarı yolda bırakan sizin suçunuz. Ben hep burdaydım ama siz beni görmek istemediğinizz. Merak etmeyin en savunmasız anınızda karşımıza çıkar, hatırlatırım kendimi.” Hoşça kal Ersin, Sevda, Şebnem TCDD çalışanları.