Bir şehrin değişmesi, bir insanın değişmesi, dünyanın değişmesi hatta, kendinden öncekilere ihanet gibi. Değişmemesi de kendine ihanet olurdu ama değil mi?
Yaşıtlarımız! Ardı ardına ölüyorlar. Bir zambak dalından koparilirken nasıl çıt diye ses çıkarır, öyle çabuk, öyle olağan. Ve sonra öyle hızlı unutulan...
İddia edildiği gibi hic de öyle hazırlıksız ölmüyor ki insan.Yolun sonunu bilmek, bal gibi bilmek, her adımda ölüme yaklaştığını göre göre yine de ona doğru yürümeye devam etmek diye bir şey var. Yaşlanmak tam da bu işe yarar.