Ziya Gökalp, Talat Paşa’ya yazdığı şiirde, Leibniz’in Monadoloji’sinde birbirlerinden habersiz monadların (ruhların) ilahi bir iradeyle harekete geçmesine referans vererek Talat Paşa’nın da Türkleri milli şuurla harekete geçirdiğini söyler.
“Bütün kalbler Leibniz’in Monad’ı
Gibi şahsi bir tül ile örtülü
Birbirine kapalıyken.. Parladı
Milli bir nur şeffaf etti o tülü”
“O nur senin zekandır ki fark eder
Tezatların içindeki ahengi
Mezcederek yine bize zerk eder
Önce bizden topladığı bin rengi”
“Sen canları birleştiren bir ruhsun
Vicdanını sende görür cemiyet
O bir necat teknesidir, sen Nuh’sun
Sen olmasan öksüz kalır bu millet”
“Türk neferi gibi temiz yürekli
Tesallufsuz, tefahursuz bir Alp’sin
Türk tarihi gibi namus heykeli
Hiçbir zaman sarsılmayan bir kalpsin”
Kimi kadının, bakışlarından, başını çevirişinden, yürüyüşünden gelen ve öteye gidemeyen yapmacık bir büyüklüğü vardır; derine gidemediği için değer verilmeyen ama yine de insanı etkileyen gösterişli bir zekâya sahiptir o. Kimi başka kadınlarda ise ne tavra ne yürüyüşe bağlı, kaynağını gönülden alan, yaradılıştan gelme, sade ve doğal bir büyüklük görülür; alçakgönüllülüğün bile gizleyemediği, görebilenin gözünden kaçmayan, bin bir erdemle dolu, gösterişsiz ama sağlam bir değere sahiptirler onlar.
Yerini hak eden değerli kişi gururlanmaz; onun başını döndüren koltuğu değil, hak ettiğine inandığı daha üstün bir mevkie sahip olamaması, küçük düşmesidir; başkalarını her görüp böbürleneceği ya da gururlanacağı yerde, o tasalanacaktır.
Gün doğmadan,
Deniz daha bembeyazken çıkacaksın yola.
Kürekleri tutmanın şehveti avuçlarında,
İçinde bir iş görmenin saadeti,
Gideceksin;
Gideceksin ırıpların çalkantısında.
Balıklar çıkacak yoluna, karşıcı;
Sevineceksin.
Ağları silkeledikçe
Deniz gelecek eline pul pul;
Ruhları sustuğu vakit martıların,
Kayalıklardaki mezarlarında,
Birden,
Bir kıyamettir kopacak ufuklarda.
Denizkızları mı dersin, kuşlar mı dersin;
Bayramlar seyranlar mı dersin, şenlikler cümbüşler mi?
Gelin alayları, teller, duvaklar, donanmalar mı?
Heeeey!
Ne duruyorsun be, at kendini denize;
Geride bekliyenin varmış, aldırma;
Görmüyor musun, her yanda hürriyet;
Yelken ol, kürek ol, dümen ol, balık ol, su ol;
Git gidebildiğin yere.
•