Edip Cansever ile ilk derin tanışıklığımız... Hem de tanışmaların en güzeli ile tanışmak apayrı ayrıcalık... Mektup gibi meselâ... Bitmesin diye gözüne baktığım, bir o kadar da hiç durmadan okumak istediğim nadir eserlerden birisi oldu...
Mektup güzelliği; bir insanın gerçek hislerini katışıksız, öz, olduğu gibi okumak ise apayrı öte idi...
Yaslandım sevgi derinliğine, kıvrılıverdim ayakucuna, bütün tane taneliğimi alarak, iliklerime değin işleyerek özümsedim bir kez daha... Edip Cansever'in eserinde de gördüm bizzat yaşanmışlığı; ne olursa olsun, sevgi muhatapsız kaldığında solmaya başlıyor peyderpey... İlk başlardaki mektuplardaki heyecanına, sonra ki mektuplarda ulaşamıyorsunuz, çünkü solmaya başlıyor, bırakılmışlığa bırakıyor rûhunu... Çekiliyor sessizce, tane taneliği ile kalıncaya değin...
Okuduklarımın içerisinde 'en'ler arasında yer aldı... Okunulası...