“Her şeyden önce,” dedi, “basit bir sır öğrenirsen her türlü insanla anlaşman kolaylaşır,Scout.Bir insanı anlayabilmek için , o insanın baktığı açıdan bakmayı becerebilmelisin...”
Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez;
Eşten,dosttan,sevgiliden ayrılmadan geçilmez.
İçeride bir has oda,yeri samur döşeli;
Bu odadan gelsin diye çağrılmadan geçilmez.
Eti zehir,yağı zehir,balı zehir dünyada,
Bütün fani lezzetlere darılmadan geçilmez.
Varlık niçin,yokluk nasıl,yasamak ne,top yekun?
Aklı yele salıverip çıldırmadan geçilmez.
Kayalık boğazlarda yön arayan bir gemi;
Usta kaptan kılavuza varılmadan geçilmez.
Ne okudun,ne öğrendin,ne bildinse berhava;
Yer çökmeden,gök iki sak yarılmadan geçilmez.
Geçitlerin,kilitlerin yalnız Onda şifresi;
İşte,işte o eteğe sarılmadan geçilmez!
“Yabancı sözcüklere kulakları sağırdır bazı kimselerin.Hem kendilerini , hem başkalarını mutsuz eder bunlar.Ama daima denemek lazım.
‘Neden?’ diye soracaksınız.
-Hiç,iş olsun diye.
Sağırlığı,ıssızlığı ,biraz olsun önleyebilmek için...”