Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.7
Hatice Ayten
Hatice Ayten
@HaticeAyten
20 okur puanı
Ocak 2022 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitaplar
Okuma Hedefleri
Bu kitap, hem eleştirdiği noktalar açısından hem de üslubu ve içindeki hikayelerden biriyle bağlantısı açısından yazarın diğer kitabı olan ya tahammül ya sefere benziyor.
Bir şeyhin bir tarikatın başına geçişi üzerinden başlayıp devam eden bir hikaye. Sonra şeyh, toplumun yozlaşmasından rahatsız olup sırra kadem basıyor ve onu arayanların hikayesi… burada eleştirilen noktalar bana Ömer seyfettinin “acaba ne idi” hikayesini anımsattı. Eleştirilen konular birbiri ile ve günümüzle o kadar benzerlik gösteriyor ki…
Efendiyi aramanın gerekliliği ve önemi şahıslar üzerinden anlatılırken içkiden tevbe eden kişinin ve akademisyenin kendi iç dünyalarında yaşadıkları dikkat çekiciydi. Özellikle Akademisyenin hikayesinde Osman Turan ve köprülü hocadan bahsetmesiyle bu iki değerli bilim adamını da tanımış oluyoruz.
Kitabın sonunda şeyh tekrar karşımıza çıkıyor. Orada bahsedilen üç çocuk üzerinden verilmek istenen mesajı anlamak için defalarca okudum son bölümü. Ancak hala Tam olarak anladım diyemem.
Biraz esrarengiz, biraz sırlı; anlaşılması zor, ancak bol samimiyet ve edebiyat dolu bir eser…
Bu kitap savaşın soğuk yüzünü gösteriyor. Tecavüz şeklinde işkenceye uğrayanların sessiz çığlıkları Leyla örneği üzerinden anlatılmış.
Bu kitap yıllar önce elime geçmiş ve tavsiye üzerine okumaya başlamıştım. Ancak savaşı yaşamış olduğu halde Leyla’nın büyükanne-büyükbabasının evini terk edip pek de tanımadığı uzaktan akraba bir kadının evine
Bencillik veya yüzeysellik, içten olmama -ne denir bilemedim- (samimiyetsizlik mi desem) bu yaklaşım muhatabını öldürür mü?
Veya çekinmek, aklından geçenleri paylaşamamak, olduğu gibi davranmamak ya da ince düşüncelik ölüme götürür mü?
Kitap bittiğinde yok artık dedim. Ne bencillik bir başkasının ölüm sebebi olabilir ne de çekingenlik ölüme götürebilir. Yani kabul edemedim. Bütün olanların suçlusu o değildir dedim. Ve sonucu baya bi eleştirdim kendi içimde.
kişilerin ruh hallerini tüm detaylarıyla ve sıkmadan anlatan bir eser okudum. Tercüme hatalarından kaynaklandığını düşündüğüm pek çok cümle vardı ve bu durum okurken tekrara düşürüyordu. Ama çok aksiyon ve olay olmamasına rağmen bu sürükleyicilik nerden geldi anlamadım.
Okuduğuma pişman değilim ancak okumayan da çok şey kaybetmez..
Okur Takip Önerileri
Çocuk yetiştirirken her anne baba çocuğunun beyninin olumlu yönde gelişmesine katkı sağlamak ister. Bunun için de beyni tanımak gerekir. Bu kitabın yazarları da psikiyatrist ve psikoterapist. 12 temel strateji ile ebeveynlere örnekler üzerinden yol gösteriyor. Beynin sağ ve solunun orta yolda gitmesi gerektiğini, sorunların bir tarafa çok kaymaktan kaynaklandığını anlatıyor. Üst ve alt beynin de aynı şekilde uyumlu olması yine örnekler üzerinden anlatılmış. Yazarın dili ebeveynlerin sırtını okşayan bir şekilde, anlayışlı: mesela o an bunu yapmak sizin için de zor olabilir gibi ifadelerle uygulamada zorlansanız da yapmaya çalışın diyor.
Örtük anılar, ayna nöronlar, akıl gözü, keyif almak, bağ kurmak vb. bu kitapta en çok geçen kavramlar.
Bu kitaptan benim aklımda yer eden şey; çocuklara kendilerini üzen olayları hikayeleştirerek anlat(tır)mak. Bunu yapmak, çocuğu, kötü olayı anlatarak iyileştiriyor, acıyı minimalize etmesine yardımcı oluyor.
Yazarın en çok bahsettiği şey akılgözü kavramı. Farklı bakış açılarını edinmek anlamındaki bu kavram çocuğu sakinleştiriyor. Ancak çok fazla tekrar ediyor.
Kitabın sonunda özet mahiyetinde buzdolabına asıp okuyun diye bir bölüm yazılmış. Yaş gruplarına göre 12 stratejiyi uygulama rehberi de yine sonuna eklenmiş. Bilinen şeyleri Çok fazla tekrardan dolayı akıcı bulmadım kitabı. Beyinle ilgili daha çok bilgi bekliyordum açıkçası.
Yazarın doktora tezi olan bu eser başarılı bir akademik çalışma olarak karşımızda duruyor. Yüksek lisans derslerinde de tanıma fırsatı bulduğum yazar kendisini çok iyi geliştirmiş ki kitabı okurken de bunu görebiliyoruz. Bu kitap adından da anlaşılacağı üzere Arapça kaynaklardan daha çok yararlanarak Türklerlerle ilgili bilgiler veriyor. Bu kitapta Türk kelimesinin ne anlama geldiği, Türklerin soyunun hz. Nuhun oğullarından Yafes’e dayandığı, yecüc ve mecüc ün Türk olup olmadığı Hz.peygamberin hadislerinde Türklerden nasıl bahsedildiği, bu hadislerdeki ravileri, İranlıların efsanevi kralı Feridun ve oğullarını, Türkiye’de çıkan zap suyunun ismini nereden aldığı, key lakabının tekinin ne anlama geldiği, Türk sahabi var mı, Türklerden bahseden ayet var mı, Zülkarneynin Türklere gelen bir peygamber mi yoksa Oğuz Kağan mı olduğu, Türkler islamiyete hakanları girdi diye mi yoksa Hakan halkı müslüman olduğu için mi islama girmek zorunda kaldı vb daha pek çok sorunun cevabını ve bilgisini bulabilirsiniz. Yer yer savaş ve isimler içinde boğulsak da bazı yerleri anlamakta zorlanıp tekrar dönüp okumak zorunda kalsak da tarih severlerin okuması gereken bir kitap…
Güzide hafız gibileri tanımak hatta görmek gerekir yaşarken
Allah ile yakın olan, ne dua etse kabul olan biri varsa keşke öyle birini tanısam diyenlerin mutlaka okuması gereken bir kitap.
Hafız Güzide Birinci, ezanların Türkçe okunduğu yıllarda çocukluğunu geçirmiş ve yirmi sekiz şubatın en yıkıcı döneminde vefat etmiş. Dindar olmanın zor olduğu bu iki dönem arasında üst düzey bir dindarlık örneği ile
