Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Sophia

Sabitlenmiş gönderi
Ne yapıyorsun İbrahim ? Bunu tekrar sordu kendisine. Madem buradayız ve çıkamıyoruz. İşte insan. Bukalemun gibi bir şey. Hemen adapte olur değil mi? Reddet. Diren. Belki de budur.
Reklam
"Ama bunun nedeni, dünyanın karmaşık bir yer olması değil. Nedeni, senin dünyayı karmaşık hale getirmen." youtu.be/WwgOhSMdQ4k?fea...
Kısacası yetişkin kendini çocuğun yaratıcısı bilir ve onun hareketlerini kendisinin çocukla olan ilişkileri açısından iyi ya da kötü diye yargılar. Yetişkin kendini çocuktaki iyi ve kötü ölçüsü, kıstası sanır. Kendini yanılmaz, çocuğa örnek, model olabilecek tek varlık olarak görür. Çocuk o modele göre yoğrulacaktır. Çocuğun yetişkinin yolundan sapması, yetişkinin hemen müdahale edip düzeltmesi gerektiği sanılan bir bela, bir illet, bir kötülüktür. Böyle hareket eden bir yetişkin, istediği kadar çocuğa karşı sevgi, şevk ve esirgemezlik ruhuyla dolu olduğunu sansın, çocuğun öz kişiliğinin GELİŞİMİNİ bilinçsizce baskılamaktadır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İlk bakışta niteliği anlaşılan hayvansal içgüdülerinden farklı olarak, çocuğun ruhu hemen kendini ele vermeyecek şekilde derinlere gizlenmiştir.
Çocuk, doğduğunda doğal değil, tersine, çok önceden insanlar tarafından alabildiğine değiştirilmiş bir çevreye girer. Bu insanların kendileri için daha kolay bir yaşama tarzı sağlama isteğiyle doğanın zararına kurdukları yabancı bir çevredir.
Reklam
Yeni doğmuş çocuğa davranışımız, merhametten çok yaratılışın bu mucizesine karşı duyduğumuz saygıyla belirlenmelidir.
Etrafında koşuşan yetişkinlere sorarsanız, çocuğun bilinci yoktur zaten, ne acı, ne de zevk duyar. Onlara bakarsanız, çocuğu nasıl rasgelirse öyle, tabii yere düşürmemek şartıyla, indirip kaldırmada hiçbir sakınca yoktur.
Hepimiz bilinçli olarak, bile bile işlenmiş yanılgılara üzülmemize karşılık, bilinmedik yanılgıların büyüsüne kapılmaktan kendimizi alamayız.
Çocuk denilen toplumsal sorun, bizim iç dünyamıza işlemiş, vicdanımıza hitap eden, bizi harekete geçmeye zorlayan bir olay. Çocuk bir yabancı değil, yetişkin hayatın önemli bir parçasıdır.
"Çocuğun görevi," diyor Dr. Montessori, kendinden içinde yaşadığı çevreyle uyum halinde, zamanına, yerine, kültürüne uygun bir insan yaratmaktır."
Reklam
Çocuk, yere ya da büyüklerin iskemlesine, koltuğuna oturduğunda azarlanır, biri onu alıp kucağına oturturdu. Yetişkinler arasında büyüyen çocuklar için durum bugün bile böyledir. Bir odaya girdiğinde varlığı hemen göze batar. Evi ve medeni hakları elinden alınmış bir yetişkin gibidir. Toplumun kenarına itilmiş, horlanan, küçümsenen, azarlanan bir varlıktır.
Kendi işlerini tamamlamaya vakit bulamayan yetişkinlerin, çocuklara ayıracak zamanları da yoktur.
Yetişkinler çocukları, hatta gençleri anlamazlar. Bu yüzden de onlarla sürekli çatışma halindedirler. Bunun devası ne yetişkinin yeni bilgiler edinmesi, ne de kültürünü artırmasıdır. Bunun için başka bir kalkış noktası bulunmalıdır. Yetişkin, kendi özünde, çocuğu olduğu gibi görmesini engelleyen yanılgıyı söküp atabilmelidir.
Gerçek'le doğru'yu ayırt edememekten, onları yerli yerinde kullanamamaktan dolayı yanılsama içine düştüğümüz olur. Bazı gerçekler, sırf gerçek olduğu için, sırf var olduğu için bize aynı zamanda doğru imiş gibi görünebilir. Fakat var olan gerçek acaba birtakım belli doğruların sadık bir yansıması mıdır, yoksa gerçek dediğimiz olgular "doğru olmayanı da yansıtabilir mi?
evet evet bunu konuşalım,
1.129 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.