Allah'ın her bir ismi için yazılan ve kendi kategorisinde Cumhuriyet tarihi boyunca yazılmış olan Esmaül Hüsna şiirleri arasında tek ve eşsiz bir eser bence...
Ellerin yüreğin olmakta ellerimde
Bir sıcak öyküye yaslanır bu şehrin akşamları
Yarı yaşanmış gün ortasından
Kopardığımız bir andır göğsümüzde gürleyen ağrı.
Her kaçırdığın bakışında kendime yakalanıyorum
Utanıyorum ve saklıyorum ellerimi
Saklanıyorum senden, kendimden
İkindi sonrasından ve tevbemden.
Kaybettiğim her adres gönlüne çıkar
Ben hep kaybolduğum şehirlerde bulurum kendimi
Soruyorum toplayıp bütün sorularımı
Bu şehrin kalbi var mıdır senden başka.
Gidersem bir ince silüettir hatıraların kalbi
Gelmek gitmemektir derim
Gidememektir bakışının düşmediği yere
Geceye, gündüze ve güneşin doğduğu yere.
Dünyanın bütün çocuklarına
Senin rüzgârların nasıl bir Medîne’dir ya Resûlallah
Nasıl bir akşamdır ırmakların, gürül gürül özlem
Yaslandığımız bir güneşi olmalı bakışlarımızın
Sen nasıl bir yolcusun ya Resûlallah
Göğsümüz kabardığında hüzünlü bir Ebûbekir
Ağzımız örümcek ağı, kelimelerimiz seni göstermez
Sözü helak ederiz de seni düşürmeyiz dillere
Çölümüzdeki bütün izlerini kalbimize yapıştırırız
Biz seni çok kıskanırız ya Resûlallah
Şehrimizden, çölümüzden, gönlümüzden
Üstünü ayetlerle örter
Kapına nübüvvet mührü vururuz
Saba rüzgârı çarpmasın tenine, rengine, Medîne’ne
İlahilerle girilsin bağındaki goncanın seherine
Ya Azîz,
Gücünü bende sınamayacağını bilirim
Bilirim kalbime inmeyen isminin başıma düşeceğini
Beni kulluğundan alıp kendime çarpacağını yerlerde ve göklerde
Unutacağını beni ve unutturacağını kendime
Her yerde unutuşlarımın ağıtına yazılan güftelerin
Ve unutuluşlarımın hüznünde kopan kıyametin taşlayacağını beni
Sayfası kapandıysa insanın günahları nerede açılır
Cennet, karşı kapımızdan içimize dolan bir serinlik mi
Ne bileyim… ağzımızda köpüğü kurur mu kelimesi aşkın