Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hypatia

Hypatia
@Hypatia1997
117 okur puanı
Şubat 2020 tarihinde katıldı
Salt resimsel kompozisyon biçim bakimindan iki ödevle karsı karşıyadır: 1) Bütün resmin kompozisyonu. 2) Cesitli kombinasyonlar içinde karsi karsiya duran ve bütünün kompozisyonuna boyun egen tek tek biçimlerin kompozisyonu.Böylece birçok nesne (gerçek, ya da belki soyut nesneler) tek bir büyük biçimin resmine bagimlanir ve bu biçime uyacak, bu biçimi olusturacak sekilde islenirler. Burada tek biçimin kisisel tınısı düsük kalabilir, onun ödevi öncelikle, büyük kompozisyon biçimine hizmet etmektir; her seyden önce de, bu biçimin unsuru olarak ele alinmalidir. Bu tek biçim böyledir ve baska türlü degildir; tek biçimin kendine özgu olan, büyük kompozisyondan bagimsiz içsel tinis mutlaka bu biçimleşi istiyor diye degil, büyük ölçüde, kompozisyona yapi malzemesi olarak hizmet etme göreviyle yaratıldığı için böyledir.
Sayfa 67
Reklam
Kendini böyle sadece, kesinlikten uzak şeylerle sınırlandırmak ise sat insani olana kapanmak ve dolayısıyla ifade imkanlarını yoksullaştırmak demektir.
Sayfa 66
Kendi başına biçim, bütünüyle soyut olsa ve geometrik bir biçime benzese bile, kendi içsel tınısını taşır, bu biçimle özdeş olan niteliklere sahip, manevi bir varlıktır.
Sayfa 64

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Biçimin renk üzerinde yaptığı etkiler
Kendi basina biçim, bütünüyle soyut olsa ve geometrik bir biçime benzese bile, kendi içsel tınısını taşır, bu biçimle ozdes olan niteliklere sahip, manevi bir varlıktır. (Nesnel kalip içinde öznel bir cevher var.)
Sayfa 64
tabiattan bütünüyle kopup kurtulmus olan müzigin
Müziğin elinde zaman ve zaman içinde yayilma imkâni vardir. Resimse buna karsi, bu üstünlügu olmamakla birlikte, yapitin bütün içerigini bir an içinde seyircinin gözü önüne serer, ki bu da müzigin elinde degildir. Dissal yönden tabiattan bütünüyle kopup kurtulmus olan müzigin, kullanacagi dili olusturmak için, bir yerlerden dissal biçimler bulup almasi gerekmez. Resim bugün hâlâ, neredeyse bütünüyle tabii biçimlere, tabiattan alınan biçimlere muhtaçtır.
Sayfa 52
Reklam
Sanat bakimindan natüralisttirler, ama bu arada, baskalarinin sizmis oldugu ve bu yüzden de sarsilmaz bir inançla kabul ettikleri belli bir sinira kadar, sanatinin kisiligine, bireyselligine ve mizacina saygi duyar, deger bile verirler.
Sayfa 38
O müminlerin zanlarini dogrulamak igin, duyulur bir seyde, okunulan bir defterde yazisini gösterdi. O defter, Hz. Muhammed'in şahsidir.
Sayfa 85
Onun konusmast; zâtinin bir vasfi, ilminin ifâdesi olunca onun konuşmasından bize aktarilan sey, bizde ve oluşu- muz çerçevesinde Kadim'den gelen burhan olur ve biz hadis cevherini biliriz. Konusma ise kidem üzere devam eder ve hudûstan münezzehtir.
Sayfa 68
Onun konuşması/kelamı, bilmesi/ilmi gibidir; bilmesi/ilmi de istemesi/iradedi gibidir; istemesi/iradesi de O’nun sıfatıdır. Sıfatları da zatı gibidir.
Sayfa 65
Peygamberlerin düsünmesi, düsünmeyi veren tümel aklin düşünmesine benzer. Tümel akil, yaraticisinin özünü bilen, kelimesiyle tamamlanan, feyiz ve rahmetiyle aşağısındakileri tamamlayan, eşsiz, mutlak bir cevherdir.
Sayfa 60
Reklam
"O, insan yaratti ve ona beyan belletti.”
Sonra nefs parçali seyleri ogrenmeye başlar ve o zaman dogal (garizi) akil olur. Bundan sonra nefs gençlik dönemine geçer, bazi düşünülürlerin kavrayışı onda oluşur, bilesen ve olusan şeyleri ogrenebilir, oyun ve eglenceden ilgisini keser, bir beyan olarak bilimleri ögrenmekle ve sekilleri naksetmekle meşgul olur. Beyan ise kitabin önceden ele aldigi konulara aittir. Allah ilahi kelimelerini inâyetle ve beseri yaziyla ona ögretir. Nitekim yüce Allah: “Oku. Kalemi belleten cömert Rabbin, insana bilmedigini ogretti."? ve yine "O, insan yaratti ve ona beyan belletti. "8 diye buyurdu. (Alak, 96/03) ve (Rahmân, 55/3-4)
Sayfa 58
"Bu kitabımız, size gerçeği nutkediyor/söylüyor."
Düşünme insan nefsinin, bilgisine yerleşmiş, aklina girmis, şekilsiz ve cisimsiz soyut biçimi ifade edebilmesidir. Insan nefsi, ne vakit kalp aynasinda fertleri ve özleriyle nesnelerin hakikatlerini tasavvur eder, nefis onlari dile getirebilir; zihin onları düşünebilir; akil onlarin içini ve dışını kuşatırsa iste o zaman nefse düşünen adi verilir. Açiklama yapmasa ve dille söylemese de o adama düsünen denir. Bunun aslı yüce Allah'in şöyle dedigi yerde Kur' ân sirlarindan bir sirdir: "Bu kitabımız, size gerçeği nutkediyor/söylüyor."
Sayfa 52
Akıl/nefis/madde
Akıl dogrudan yaratilanlarin (mübde'ât) ilki, nefis etkiye ugrayanlarin (münfa'ilât) ilki, madde ise dogumlu varlıkların (müvelledât) ilki oldu ve yüce Allah şöyle buyurdu: "Dengeyi elinde tutan âdil biri olarak Allah, yalmz kendisinin tanrı olduguna tanıklık etti; melekler ve ilim sahipleri de”(Âl İmrân 3/18)
Sayfa 51
802 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.