Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Parrhesiastes

Parrhesiastes
@Hyperborlu
Kendine doğru koşan bir geyik ve öfkedir boynuzları...
Bir politikanın gerçek savunucusu, bu politikanın safsatalarını hiçbir zaman ciddiye almaz, yalnızca bu safsatalar ardında gizlenen pratik amaçları ciddiye alır. Çünkü politik klişeler ile safsatalar biz onlara inanalım diye yaratılmamışlardır; onlar daha çok örtük olarak benimsenmiş mazeretlerdir. Onları ciddiye alan safdil kişiler bu klişelerde ve safsatalarda er geç çelişkiler keşfedecekler, isyan etmeye başlayacaklar ve sonunda rezilce birer sapkın ve dönek olup çıkacaklardır.
Sayfa 60
Reklam
Şimdiki zamandan gözlerimiz bağlı geçeriz. Çok çok yaşamakta olduğumuz şeyleri sezebilir ve tahmin edebiliriz. Ancak daha sonraları, gözlerimizin bağı çözüldüğünde ve geçmişi incelediğimizde, yaşamış olduğumuz şeyleri kavrar ve onların anlamına varırız.
Sayfa 21
Yazılı edebiyat en başından beri kutsallaştırma görevinin, varolan düzenin onaylanması görevinin yüküyle doğar; binlerce yıllık bir süreç içinde, çok yavaş olarak kurtulduğu bir yüktür bu ve edebiyat o yükten kurtularak, şairlerle yazarlara uğradıkları baskıları dile getirme, onları bilinç düzeyine çıkarma olanağı sağlayan özel bir olgu haline gelir.
Sayfa 212

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Modern edebiyatın gücü, toplumsal ya da bireysel bilinçdışında söylenmemiş kalan her şeye kendini ifade etme olanağı verme bilincinde yatar: Bu, modern edebiyatın sürekli olarak ortaya attığı meydan okumadır. Evlerimiz ne kadar aydınlık ve zengin ise, duvarlarından o kadar çok hayalet sızıyor; ilerleme ve rasyonellik rüyalarının arasına kabuslar giriyor.
Sayfa 209
Edebiyat yükseğe oynamak, düzeyin yükselmesini hedeflemek, çıtayı yükseltmek, zorunlu olarak ağırlaşan durumun mantığını izlemek zorundadır.
Sayfa 194
Reklam
Yazınsal bir durum, yalnızca roman okuru olmayan kişiler için de romanlar yazıldığında, yalnızca edebiyat kitaplarından oluşmayan bir kitap rafı da düşünülerek edebiyat yapıtı yazıldığında, ilginç hale gelmeye başlar.
Sayfa 192
Bir kitap, başka kitapların yanına koyulabilsin diye, varsayımsal bir kitap rafına girsin ve bu rafa girdiğinde bir biçimde onu değiştirsin, başka kitapları yerinden uzaklaştırsın ya da onları ikinci sıraya itsin, bazı başka kitapların öne çıkmasını sağlasın diye yazılır.
Sayfa 191
Filozofların, dünyayı yorumladıktan sonra onu değiştirmek zorunda oldukları doğruysa, dünyayı yorumlamaya ara vermeleri halinde, artık hiçbir şeyi değiştiremeyecekleri de doğrudur.
Sayfa 184
insan olgunluk çağında kendisi için önemli bir kitap okuyup, "Bunu okumadan, nasıl yaşayabilirdim" ya da "Gençliğimde okumamış olmam ne yazık" diyebilir. İşte bu söylenenlerin fazla bir anlamı yoktur, özellikle de ikincinin, çünkü o kitabı okuduğu andan başlayarak, o kişinin yaşamı, o kitabı okumuş bir kişinin yaşamı olur ve kitabı erken ya da geç okumuş olmak bir önem taşımaz, çünkü okumadan önceki yaşam da, şimdi bu okumanın belirlediği bir biçimi almıştır.
Sayfa 98
evren, içinde yalnızca kendimizde tanımayı öğrendiklerimizi görebileceğimiz bir aynadır
Sayfa 95
Reklam
Yaşlıların gençlere, gençlerin yaşlılara hoşgörüsüzlüklerinin doruğa ulaştığı, yaşlıların, sonunda, gençlere hak ettiklerini söylemek için kanıt biriktirmekten başka bir şey yapmadıkları ve gençlerin de, yaşlıların hiçbir şeyi anlamadıklarını göstermek için bu fırsatı bekledikleri bir dönemde, tek söz söylemeyi başaramıyor bay Palomar.
Sayfa 85
Parrhesia
Genel suskunluk dönemlerinde çoğunluğun sessizliğine uymak, hiç kuşkusuz ayıp. Herkesin çok laf ettiği dönemlerde, önemli olan, laf kalabalığı arasında yitip gidecek doğruyu söylemek değil, bunu öncüllerden yola çıkarak ve söylenen şeye en büyük değeri verecek sonuçları içerecek biçimde söylemektir.
Sayfa 85
Görüşlerini ve düşüncelerini açıklamak için herkesin kendini paraladığı bir çağda ve bir ülkede, Bay Palomar, herhangi bir şey öne sürmeden önce, dilini üç kez ısırmak alışkanlığını edindi.
Sayfa 84
Bir zamanlar uçuşlarıyla alanları neşeye boğan güvercinlerin yerini ne evcil, ne yabanıl, kamu kuruluşlarıyla bütünleşmiş, bu nedenle de baş edilemez, yozlaşmış, pasaklı ve hastalıklı bir kuşak aldı.
Sayfa 49
Aşağılık kalplerde, güzelliklere karşı alevlenen nefret büyüktür
Sayfa 46
1.529 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.