Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İsmet Sabırlı

İsmet Sabırlı
@Ismet123
Reklam
Bütün gün boyunca dört bir yanlarındaki ölüme baktılar ve onu kokladılar, fakat bunun kendilerinin de başına gelebileceğini hiç düşünmediler. Buraya korkmaya gelmemişlerdi. Burada ölmeye gelmemişlerdi. Buraya kazanmaya gelmişlerdi.
Sayfa 115 - Teğmen WelshKitabı okudu
Talihiniz yaver gitmezse bazen talihinizi iradenize uydurmanız gerekebilir.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kuzeyden ve güneyden deniz sizleri kuşatıyor. Hayatlarınızı kurtarmak için kaçmak üzere tek bir geminiz bile yok. Önünüzde Po Nehri, ardınızda ise gücünüzün zirvesinde ve uç noktasında bile neredeyse geçmeyi başaramadığınız Alp bloku. Ya muzaffer olacaksınız ya da öleceksiniz.
Necip Fazıl Kısakürek’in Vatan Haini Değil, Vatan Dostu Vahidüddin adlı kitabında dile getirdiği bir iddia vardır. Güya Vahdettin Mustafa Kemal’i milli bir mücadele yürütmek için görevlendirmiş, hatta eline bir hatt-ı hümayun ve 20 000 lira vermiş. Öncelikle, hatt-ı hümayunu gören yok. Olsaydı, Mustafa Kemal Millî Mücadele’nin özellikle ilk dönemlerinde, bundan yararlanmaz mıydı? Atatürk ve arkadaşlarının bol paraları olduğuna dair bir işaret de yoktur. Nitekim Erzurum’dan Sivas’a giderken para bulmakta zorlanmışlardır. İkincisi, Vahdettin söylenenleri yapmış olsa bile, bu onun kişiliğini ne denli kurtarabilir? Zira daha sonra yaptıkları meydandadır.
Reklam
Lenin, Hitler defalarca hayranlığını dile getirmiş. Düşmanı Lloyd George hayran, Amerikalılar hayran. Time dergisi kendisini kapak yapıyor. Kapakta şöyle yazar: “Kendi efendisi olan bir Türk var mı?” O zamana kadar yok çünkü. Atatürk ile beraber herkes kendi efendisi oldu Türkiye’de. Bunu milletine armağan edebilmiş bir insan Atatürk.
Kendi hayatımızda hiçbir yerde uygulamadığımız, uygulamayacağımız kriterleri birbirimize dikte etmekten vazgeçmediğimiz ve modern tabirle "duyar kasmak"ta ısrar ettiğimiz sürece, ülkemizdeki tüm orjinalite potansiyelini yok eden tek tipleşme ve entelektüel çölleşmenin önüne geçmemiz mümkün olmayacaktır.
Gene, fakirliği ve dünyadan el etek çekmeyi öven Hıristiyanlığın aksine, İslam toplumsal yaşama katılmayı salık verir.
Emir Timur devri, Türk asırları içinde hem askeri örgütlenme, hem idari örgütlenme, hem idari örgütlenme, hem istihbarat hizmetleri, hem ticaretin örgütlenmesi, hem de ilmi kurumların ortaya çıkışı ve yayılışı ve edebiyat bakımından en parlak devridir, hatta son parlak devridir. Bundan sonra bu tip ticari iktisadi zenginlik ve özellikle bilimsel faaliyet göremiyoruz.
Reklam
Sömürücü kurumlar iki nedenden ötürü sürdürülebilir teknolojik değişim üretemezler: Ekonomik teşviklerin yokluğu ve yaratıcı yıkımın siyasi sonuçlarından korkulması. Buna ek olarak, gayet verimsiz bir biçimde kullanılan tüm kaynaklar sanayiye aktarıldığında geriye devlet zoru ile elde edilebilecek çok az kazanç kalacaktır. Böylece yenilikten yoksun, ekonomik teşvikleri zayıf Sovyet sistemi bir bariyere tosladı ve daha fazla ilerleyemedi.
1937 Sovyet nüfus sayımı, Komünist Parti'nin ne istediğini kestirmeye çalışmak yerine işinizi gerektiğinden fazla ciddiye alırsanız başınıza neler gelebileceğine iyi bir örnektir. Gelen rakamlar, sonuçların 162 milyonluk bir nüfusa işaret ettiğini, dolayısıyla Stalin'in 180 milyonluk tahmininden çok daha az, hatta 1934'te bizzat duyurduğu 168 milyondan bile daha az olduğunu gösterdi. 1937 sayımı 1926'dan beri yapılan ilk sayımdı. Dolayısıyla 1930'ların başında gelen büyük kıtlıklardan ve kitlesel temizlikten sonraki ilk sayımdı. Sonuçlar gerçek rakamları yansıtıyordu. Stalin'in tepkisiyse sayımı yapanları tutuklatıp Sibirya'ya göndermek ya da vurdurmak oldu. Yeni bir nüfus sayımı için emir verdi ve bu da 1939'da gerçekleştirildi. Bu kes sayımı gerçekleştirenler meseleyi doğru anladılar ve nüfusun aslında 171 milyon olduğunu buldular.
Sayfa 124Kitabı okudu
Hayaletleri severim, yaşayanların 1 günde yaptığı kötülükleri, ölüler altı bin yılda yapamazlar.
Şiddet, başarısızların başvurduğu son çaredir.