Altıncı Koğuş/Anton ÇEHOV
#kitapyorumu
Rusya’da bir akıl hastanesinde doktor olan Andrey Yefimiç, hastalarından biri olan İvan Dimitriç’i ziyaret eder. İkili arasında başlarda soğuk olsa da ilerleyen dönemlerde dostluğa dönüşen bir ilişki oluşur. Yefimiç kasabada sohbet edecek akıllı ve eğitimli kimse olmadığı düşüncesine kapıldığı her an kendini altıncı koğuşta bulur. Birlikte felsefenin kapısını araladıkları hoş diyalogları ve tartışmaları iki tarafa da keyif verir. Bu durum kasaba halkı tarafından garip karşılanır ve Andrey Yefimiç’in hayatı toplum insanı diri diri toprağa gömer sözlerinde de olduğu gibi bir yok oluşa sürüklenir. Toplumun beklentileri ve isteklerini karşılayamadığınız her an deli sayılırsınız ve sonucunda da asıl delilerin dışardakiler mi yoksa içerdekiler mi olduğu ikileminde kaybolursunuz.
‘’ Etrafımızda akla dair hiçbir şey görmüyor, duymuyoruz, bu da zevkten mahrum olduğumuz anlamına geliyor. Gerçi elimizin altında kitaplar var, ama bu canlı bir sohbetin, karşılıklı ilişkinin yerini tutmuyor. Bence kitaplar notaya, sohbet ise şarkı söylemeye benziyor.’’
Altıncı KoğuşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202269,4bin okunma