Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hilal Türk

Gurur daha çok nefsimize karşı duyduğumuz saygıyla ilgilidir, kibir ise başkalarının bize duymasını istediğimiz saygıyla.
Ren Yayınları
Reklam
-Yemeğe geldiğiniz gün benimle daha çok konuşabilirdiniz. -Daha az aşık olan biri olsa belki daha fazla konuşabilirdi.
Biliyor musun? Bir keresinde Cumae Cadısı'nı bizzat görmüştüm. Bir şişenin içinde hapisti; çocuklar ona "Cadı, cadı, bir isteğin var mı?" diye sorduklarında, onlara "Ölmek istiyorum," diye cevap vermişti.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
O isyan duygusu ile doğanlardandır, diyordu. Böyleleri için mesut olmak kabil değildir. Ne de kendilerini unutmak....
Sayfa 350 - Dergah
Bu hissilik onda bütün binayı çürüten taraftı. Hepimiz hissiyiz diyordu. Ben de İhsan da, Suat da... Onun için hiçbir şey yapamadık! Bizde insanı çürüten bir taraf var.
Sayfa 353 - Dergah
Reklam
Aşk, dedi. Hayatın içimizde gülümseyen yüzü.
Sayfa 197 - Dergah
Biliyorum, dedi. Yeni bir hayat lazım. Belki bundan sana ben daha evvel bahsettim. Fakat sıçrayabilmek, ufuk değiştirmek için dahi bir yere basmak lazım. Bir hüviyet lazım. Bu hüviyeti her millet mazisinden alıyor.
Sayfa 182 - Dergah
Hiçbir meselede Nuran, Mümtaz'ın hayatını tasarrufa kalkmamıştı.Sevginin insan hürriyetine bir tecavüz olmamasını istiyordu. Mümtaz, ömrünü ve hayatını ona hediye ettikçe, o tıpkı eski ve cömert Abbasî halifeleri gibi hepsini birden kabul ediyor, sonra yine ona iade ediyordu. "Benimdir, fakat sende kalsın..."
Sayfa 153 - Dergah
Yahudiler insanın üstünlüğünü inkar ede geldiler ve günahsız insanlara azap etmekten büyük zevk aldılar. Evladım, vahşi hayvanlar yiyeceği avı kin ve nefret duymadan, tersine severek parçalarlar. Fakat Yahudiler nefretle yaparlar ve insana kıyarken de güler, oynar, şarkı söylerler.
Sayfa 132
Yahudi milyarları verir ve prenslerini korur. Bunu kavramalısın. Para, Süleyman mührüdür
Sayfa 77
Reklam
Ben insanı seviyorum. Onun şartlarıyla dövülme kudretini seviyorum. Kaderini bile bile hayatı yüklenmesini, o cesareti seviyorum. Hangimiz yıldızlı bir gecede kainatı bütün ağırlığıyla sırtımızda taşımayız. Hiçbir şey insanoğlunun cesareti kadar güzel olamaz.
Sayfa 101 - Dergah
Masal bir anda biz istiyoruz diye teşekkül etmez. O hayatın içinden fışkırır. Hele mazi ile bağlarımızı kesmek, garba kendimizi kapatmak! Asla! Ne zannediyorsunuz bizi! Biz şarkın en klasik zevkli milletiyiz. Her şey bizden bir devam istiyor.
Sayfa 99 - Dergah
İnsanoğlunun ıstırabı kadar tabiî ne vardı! Şuurla var olmayı, gerçekten var olmayı ödüyordu. Fakat insanoğlu bununla kalmıyor, bu büyük, değişmez zaruretin yanında kendi de yeni baştan talihler icat ediyordu. Yaşıyorum diye başka ölümler yaratıyordu.
Sayfa 74 - Dergah
Hayır, insan sadece ölürken ayrılmıyor, arkada bırakmıyordu. Belki bütün ömrünce her an birçok şeyler onu arkada bırakıyordu. Sonra olduğu yerde birdenbire kabuklaşıyor, çok ince, görünmez bir şeyle o anda etrafında olanlardan ayrılıyordu. Biz mi gidiyoruz, onlar mı? Sual buydu...
Sayfa 60 - Dergah
Bir memleketin hayat felsefesi diye düşündü. Her cins hadise bir başka türlüsünü davet eder. Demek ki sade ıstıraplarımız, üzüntülerimiz değil, tesellileri, mukavemet çareleri de miraslarımızın arasında.
Sayfa 58 - Dergah
Böyle hep bir arada bakılınca insan sadece zihni bir hazımsızlığın eserleri gibi görülen garip bir halita.
Sayfa 51 - Dergah
Reklam
Hayır, Allah'tan bir şey istemeyecekti artık. O'nu kaderiyle veya ömrünün arızalarıyla karşılaştırmayacaktı. Çünkü istediği şey olmazsa kaybı iki misli olacaktı.
Sayfa 48 - Dergah
Garip bir tiksinme içindeydi. Bu güneş gözlerine batıyor, paylaşamadığı bu neşe onu rahatsız ediyordu. Çok karanlık, çok siyah, sessiz bir yer istiyordu. Tıpkı annesinin mezarı gibi bir yer. Kuytu bir cami duvarının kenarında, güneşin girmediği, o billûr sazların insan talihiyle alay etmediği, arıların hayattan ve güneşten sarhoş vızıldamadıkları, çocukların güneşte kırılmış ayna gibi insana batan berrak çığlıklarla gülüp, konuşmadıkları bir yer...
Sayfa 40 - Dergah
Sen acıların, utançların, zilletlerinle aynısın. Rüyaların, hayallerin, dileklerinle bir başkası.
Sayfa 294 - İletişim
Hayat, uyku ile uyuşukluk arasında rakseder. Tehlikeye düşen vücut için, şuur bir safradır. Külçe gibi, leş gibi yaşamak da yaşamaktır. Zekanın sürekli isyanlarından bizar(tedirgin) olan madde, bu şımarık, bu geveze, bu mütecessis meşaleyi bir üfleyişte söndürür. Cinnet maddenin zaferi.
Sayfa 286 - İletişim
Yanıldığını kabul etmek, yeni bir hakikatin fethiyle zenginleşmektir. Parçadan bütüne, karanlıktan aydınlığa geçiş.
Sayfa 283 - İletişim
Batı'dan pozitivizmin döküntüsünü almışız. Avrupa insanı hiç değilse Aristo mantığına inanmış. Belki ruhunu öldürmüş, maveraya sırtını çevirmiş, büyük, ebedi ve mutlak hakikate yabancı kalmış. Bir kelime ile ruhunu satmış şeytana. Ama madde dünyasında zaferler kazanmış. Kıtalara ferman dinletmiş. Ve dinletiyor. Avrupa yarım. Biz yarım bile değiliz.
Sayfa 241 - İletişim
Reklam
İnsanları eskisi kadar sevmemek. İnsanları ve eşyayı. Galiba ölmek de bu.
Sayfa 224 - İletişim
Bizde bir söz vardır: Bahçene erik, evine Yörük sokma, derler. Burada da: Bahçene dut evine kürt sokma, demeli.
Gökteki yıldızı Senem mi sandın Sevip ayrılmayı hüner mi sandın Beni bu sevdadan döner mi sandın Felek beni taşa çaldı neyleyim?
Sayfa 55
"Hayalet filminde Lon Chaney'i görmüş müydün?" "Evet rüyalarıma girmişti." "O halde şu sahneyi hatırlarsın: Adam org çalarken kız gizlice arkasından gelip maskesini çıkarıyor ve onun bir canavar olduğunu görüyor... İşte ben bunu yapmak istiyorum. Maskeyi çıkarıp insanlara öyle bir canavarın hemen köşe başında, evlerinin içlerinde yaşadığını göstermek istiyorum. "
Sayfa 542 - Altın Kitaplar
Birbirimizin aklındaki gizli kalmış şeyleri bilseydik, hepimiz korku içinde yaşardık
Sayfa 541 - Altın kitaplar
Vezir Nizam al-Mülk'ün SİYASETNAME'sini saygıyla açtı. Yer yer duraklayarak karıştırmaya başladı. Elinde kitap değil kılıç tutuyormuş gibi yüzü sertleşmişti. Belli ki mutluydu. Sanki okudukça güçlenip yüceliyordu.
Sayfa 612 - ithaki
Reklam
Açlık mı? Burada açlık falan çektiğinizi görmüyorum. Anneler öz çocuklarını yemeye başladığı zaman burada açlık olduğuna inanırım.
Sayfa 16