“Benim burda ne işim var?“ diye düşündüğünüz oldu mu hiç? Bir labirentin içindeymişsiniz ve kaybolduğunuzdan eminmişsiniz de, her bir dönemeci kendiniz yarattığınız için bu tamamıyla sizin suçunuzmuş gibi hissettiğiniz? Üstelik dışarı çıkmanızı sağlayacak birçok yol olduğunu da biliyorsunuz çünkü labirentten çıkmayı başarmış, dışarıda gülüşüp oynayan insanların seslerini duyuyorsunuz. Yaprakların arasından gelip geçen şekiller halinde. Öyle mutlu görünüyorlar ki onlara değil, bu işi onlar gibi yapamadığımız için kendinize kızgınsınız. Oldu mu hiç? Yoksa bu labirentte kalan bir tek ben miyim?
Sayfa 59 - Nora'nın sondan bir önceki durum güncellemesi.Kitabı okuyor
İmana gel kanlı gurbet imana
Biz de başımızı saldık gümana
Yağıp yağmur gün doğunca çimene
Kokar burcu burcu gülü sılanın
Ovalar ovalar engin ovalar
Gözüm yaşı birbirini kovalar
Yüce dağ başında şahin yuvalar
Öter garip bülbülleri sılanın
Bitmedik işlere Mevla ulaşa
Daha ne gelir sağ olan başa
Geçerse bu yaz da kalırık kışa
Korkarım kapanır yolu sılanın
Karac'oğlan der ki şu bana noldu
Sarardı gül benzim gazele döndü
Sılada sevdiğim yad eller aldı
Bilmem nasıl oldu hali sılanın
Biz seninle birbirimize inanarak uzak yaşadık, bir adanın denizden ayrı kalması neyse, sürgünde şifa olacak sözcükler yetiştirdik birbirimize sakladık.