Kalbim belki birgün diye umut etmekten vazgeçmeyecek gibi görünüyordu. Sokakların sonunda, ayaklarım ona doğru yürüyecek ve onu bulacak diye yürüyordum yolları.
Onun gözlerine baktığımda sanki onu daha önceden tanıyormuşum hissi uyanmıştı içimde. Hani böyle anlar vardır ya bir insanı hiç tanımazsınız ama merhaba dediğinizde bile içinizin coşkusuna engel olamazsınız işte bendeki de öyleydi.
O gittiği için değil yıpranmış olduğum için atlatamayacağım bu süreç için sinirliydim. Giderken bundan sonra hayatıma girmek isteyen insanlara güvensiz yaklaşmama sebep olacaktı. Her söze yalan olarak bakacaktım. Bundan sonra hiçbir şey normal kalmayacaktı.
Güvenmediğiniz, şüphe duyduğunuz bir insanla neden beraber olasınız ki?
Beraberken aslında sadakatin var olduğunu sandığınız için. Bence ilişkide aslında bazı şeylerin eksik olduğu çok sonra anlaşılıyor.
İnsan hayatın, geçen saniyelerin kıymetini ya hastahane koridorlarında öğreniyor yada cenazelerde. Hastane koridorları pişmanlıklar, vicdan azapları, alınmamış gönüllerin verdiği o rahatsızlık hisleriyle dolu.