kitubaki
@Kitubaki
"İlim ilim bilmektir.
İlim kendin bilmektir.
Sen kendini bilmezsin,
Ya nice okumaktır."
-Yunus Emre-
357 okur puanı
Mayıs 2016 tarihinde katıldı
Okuma Hedefleri
" —Denize atacak olduktan sonra, ne demeye tutarsınız balığı?
— Hiç canım, 'bugün ne yaptın?' derlerse, 'balık tuttum' demek için! "
"İnsanların birbirlerine diş bilediklerini ummuyorum. Didiniliyor, uğraşılıyor böyle bir düşmanlık yaratılsın diye. İnsanlar köpeklerden daha akıllı sanırız, yanılıyoruz. Kolay kolay saldırmaz bir köpek başka bir köpeğe, değil mi? Gelgelelim insanları birbirine saldırtmak işten bile değildir."
"Gülünçtür, kimi ülkeler özgür olduklarını savunurlar... Aslında yurttaşlarına devede kulak gibisinden bir özgürlük bağışlarlar, sonuna dek de baştakiler idare etmek ister bu özgürlüğü. 'Demokrasi ve özgürlük yalnız bizde vardır' diyen yerlerden kaçın! Bir ülkeye girerken, özgürlük anıtlarıyla karşılaşırsanız gözünüzü dört açın. 'Biz özgür bir milletiz' diye durmadan bağıran yerlerden sakının! Yüz binlerce yasa, buyruk, yol gösterme, polis sopası ve hapishanelerle canını okumuşlardır demokrasinin! Onun için böyle koca koca anıtlar dikerler, onun için durmadan bağırıp çağırırlar! "
Okur Takip Önerileri
"Sevginin sonu tiksinti değildir her zaman, daha kötüsü vardır: sevginin sonu kölelik olabilir."
"Ama bugün dünya geliri uğruna haritadan koca koca parçalar silinirken, iki üç kişinin yok olması kimi ilgilendirir? Kimi devletler, iktidarın korunması uğruna tabiatın verdiği organlardan bile insanları yoksun bırakıyor. Toplumun değil, bireyin üzerine kurulmuştur evren. Evrenin yıkılmaması da ancak kişilerin karşılıklı ilintilerine bağlıdır; elinden özgürlüğü alınınca yıkılır evren. Çünkü kişiler toplumun atomlarıdır."
"Bizim gibiler, nereye gitse beklemek zorundadırlar. Değişmez bir kural : parası olmayanın vakti boldur. Biri parayla öder, öteki vakitle! Vaktini harcayan bir sürü insan daha vardı burada. İçlerinde günlerce bekleyenler, şu eksik, bu eksik diye taban çürütenler gırla. Bir şey daha isterler bizden : sabırlı olmamızı! Tanrı korusun, sabrınızın tükendiğini artık beklemek istemediğinizi belli edecek olursanız, yandınız. Memurun hışmına uğrar, iki misli beklersiniz, Yes Sir !"
"Yabancı ülkelerde kimlik kağıdı, pasaport, denizci kartı aransın diye savaşlar yapıldı, öyle geliyor bana. Savaştan önce aramıyorlardı bu nesneleri, gene de mutluydu insanlar. Özgürlük, bağımsızlık, demokrasi için yapıldı savaşlar sözde... Kazanıldıkça savaşlar, özgürlüklerini yitirdi insanlar. Neden mi? Çünkü, savaşlar kazandı özgürlüğü de ondan. Yes, Sir! "
"Paranın değerini çok parası olanlar bilir. Değerini anlamak için vakitleri boldur da ondan. Elinden hemen yok oluveren şeyin değerini nasıl anlarsın? Vakit bulamazsın anlamaya. 'Kuruşun önemini yoksullar bilir' derler. İnanmayın. Sınıf ayrılığı bundan doğar işte."
"Acıkmak insanca bir şey, ama kimlik kağıdı öyle değil. İşte aradaki ayrım. İnsanlar insanlıktan çıkıp, kağıttan birer kukla olacaklar bu gidişle. Tabii ! Zordur çünkü insanı insan olarak kullanmak. Ama kağıt kuklalara istediğin biçimi verir, gönlünce kullanabilirsin! Sızlanamazlar. Yes, Sir!.."
"Güzel şeymiş yaşamak! Bu duyguyu daha önceleri hiç duymamıştım. Soluk alıp verebilmek kadar güzel şey var mı? Her şeyin üstünde, ummadığımız kadar güzel bir şey, yaşamak. Bakakalsan bile ardından seni almayan geminin, olmasa bile denizci kartın. Yaşamak hep güzeldir, her zaman, her yerde, bombok da olsa durumun... Karanlık bi gecede, tarlaların ortasında, bir solucan ezer gibi ezseler de seni, gene güzel, gene güzel şey yaşamak!"
"Ama hayat göründüğü gibi yalın değil, aldırmıyor neden hoşlanıp hoşlanmadığımıza. Büyük olaylardan çok, küçük önemsiz gibi görünen şeyler değiştirir yaşayışımızı zaten."
"Romanlarda, destanlarda, operalarda hep kaptanlar övülür, onların şarkısı söylenir hep. İş görenin kahramanlık şarkısı işitilmemiştir. Asıl işi görenlerin destanları yazılsaydı güzel olmazdı belki, kaba olurdu; iğrenir, tiksinirdi dinleyenler. Yes, Sir! "
"Her hazanda birbiri üzerine dökülen ağaç yaprakları gibi insanlar da birbiri ardına toprağa yatarak yok oluyor. Bu değişmez, umumi bir kanun... Niçin endişe etmeli? Şu dünyada erilen başka ne var? Hayat yalan... Ölüm hakikat..."
"Herkes kendinin mutlak beğenilecek bir tarafını bulur. Zekâlarıyla öne çıkmış akıl fikir sahibi kimseler bile bu hastalıktan kurtulamıyor. Özellikle kadınlar... Hele kızlar ne kadar yüzce düşkün olsalar kendilerine çirkin dedirtmemek için her sıkıntıyı, her türlü fedakarlığı göze aldırmaktan çekinmezler."
"İnsanların adaleti yanında bir de vicdan adaleti vardır. Umumî adaletin kefili mahkemeler... Vicdan adaletinin hakimleriyse herkesin kendisidir."