Kendini olumlayabilen bir Ben, güzeldir. Birçok insan başaramaz bunu. Kendilerinde olumlamaya değer bir şey bulamazlar. Bir şeyler onları rahatsız eder - veya her şey yanlıştır. Evden çıkmadan önce aynanın önünde dikilirler, ne kadar uzun bakarlarsa, o kadar açık seçik görürler hiçbir seyin uymadığını ama şimdi çıkmaları gerekiyordur. Bazılarıysa bu sorunu bilmezler; aynaya şöyle bir göz atmak, "gayet münasip, her şey yolunda" sonucuna varmaları için yeter onlara, ayrıca bunun öyle etraflı bir izahatını yapmaları da gerekmez. Güzellik, mükemmelden eksik kalmakta değil midir zaten? Güzellik de tezatlara ihtiyaç duyar, daha az güzel olan yanlar, güzel olanları iyice öne çıkartır. Enflasyonu olduğundaysa güzelliğin, aşınır, yıpranır; o halde en iyisi fazla abartmamalı, kozmetiği de, fitness'i de. Güzelliğin ölçüsü, eksiklik hissettiren çok az ile gına getiren çok fazla arasında bir yerlerdedir.
Sana acımasızca davranan birisini düşünüp; bana nasıl böyle şeyler yapabilir diye tekrar üzülüyorsun belki de. Ancak acımasız insanlar, kendilerinden başka kimseyi düşünmez, diğer insanları önemsemez, önemsenecek bir şeymiş gibi görmez.
-Lanet olası hayat! En acı ve kırıcı olan şey, bu hayatın acılara karşılık olarak mükafatla sona ermemesi. Operadaki gibi zaferle değil, ölümle son bulacak olması.
İnsanın huzuru ve memnuniyeti dışarıda değil, içindedir.
— Nasıl yani?
— Sıradan bir insan iyiyi ya da kötüyü dışarıdan bekler. Düşünen bir insan ise kendinde bulur.
Acıya karşı bağırarak, gözyaşları ile cevap veririm. Yapılan alçaklıklara öfkeyle, iğrençliklere ise tiksinti duyarak tepki gösteririm. Bana göre bu, hayatın kendisidir.
Çehov bir taşra kasabasındaki akil hastanesinde geçen bu novellasinda, eğitimli bir hasta olan Ivan Dmitriç ile Doktor Andrey Yefimiç arasındaki felsefi çatışmaya odaklanır. Ivan Dmitriç maruz kaldıkları adaletsizliğe, içinde yaşamaya zorlandıkları berbat koşullara karşı çıkarken, Andrey Yefimiç bunları görmezden gelmekte israr eder ve durumu değiştirmek için kılını bile kıpırdatmaz. Doktor sonunda içine düştüğü "felsefi" yanılgının farkına vardığında ise artık iş işten geçmiştir. Altıncı Koğuş, Rusya'nın ve ülkenin sorunlarıyla ilgilenmek yerine onları uzaktan izlemeyi tercih eden elit Rus aydınının "deliliği"nin simgesidir adeta.
Altinci Koğuş, Russkaya Misl dergisinin 1892 kasım sayısında yayımlandığında büyük ilgi görmüştü. Hatta Lenin'in de yapıtı okuduktan sonra dehşete kapıldığı, "Kendimi Altıncı Koğuş'a kapatılmış gibi hissettim" dediği rivayet edilir.
Altıncı KoğuşAnton Çehov · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 202269,8bin okunma