Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

❃Kübra❃

❃Kübra❃
@Kubraozturkk11
︎ ●●●Sözünü tartmadan söyleyen, aldığı cevaptan incinmemelidir!! ☆☆☆
Yalnızlığa koşuyor bahçelerden ölüler Demek ki, ben en garip sahrasıyım bu çağın
Reklam
Ölü kelebekler görüyorum sokak köşelerinde Duvar diplerine bırakılmış acılar Yorgun ihtiyarlar bir de, gençliklerini arayan
Çağlayanlar bile hararetlidir Buğday başağının çığlığıdır bulutlar Siperleri kan mı doldurmalıydı Neden böyle hıçkırıklı, umutlar

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bir gün bir adam Allah Resulüne gelerek: “Güzel dostluk ve muhabbet beslememe insanlar arasında en lâyık olan kimdir?” diye sordu. Allah Resulü dedi: “Annendir.” Adam yine sordu, “ya sonraki?” Allah Resulü yine dedi: “Annendir.” Adam yine sordu. Allah Resulü cevap verdi. “Annendir.” Adam dördüncü kez soruyu tekrar etti. “Sonra kimdir ya Resulallah?” Allah Resulü cevap verdi. “Babandır."
Fatıma hanım vefat ettiği zaman “Bugün annem öldü.” ifadesini kullandı. Kabrinin içine girdi, bir müddet uzandı, kefeni için de gömleğini verdi. Bu ilginin nedenini sordular. “Ebu Talip’ten sonra bu kadıncağız kadar bana iyiliği dokunan hiçbir kimse yoktur. O benim annemdi. Kendi çocukları aç durur, suratlarını asarlarken o, önce benim karnımı doyurur, saçımı tarardı. O, benim annemdi. Ahrette cennet elbiselerinden giyinmesi için ona gömleğimi kefen olarak verdim. Kabre ısınması, alışması için de oraya kendisiyle birlikte uzandım...” dedi.77
Reklam
Peygamberimiz buyurdu: “Hayır bunu yapamazsın! Bir evlat babasının suçu yüzünden öldürülmez!”
Yasını tutuyorum kararttığım düşlerin Yıpranmış divaneler gibiyim sokaklarda
Kırmızı bir kurdele bağlayarak alnına Duydun mu orkideye dua eden birini Bu ısmarlama yüzler yok mu Rüveyda Bu yapmacık bebekler Gözyaşı akıtırken gülenler yok mu Beni kahrediyor geceler boyu
Şimdi yıldızlardan bakamıyorsun Göklerinde bir Belkıs otururdu Rüveyda Binlerce gökkuşağı olurdu kirpiklerin Güneş bir anne gibi dururdu başucunda Artık dokunamıyor kâkülün bulutlara
Peygamberimiz anneye sordu: “Bu bileziklerin zekâtını veriyor musunuz?” Kadın cevap verdi peygamberine: “Hayır vermiyorum.” O zaman Peygamberimiz kadına dedi: “Kıyamette iki altın bilezik yerine, Allah’ın sana ateşten iki bilezik taktırması hoşuna gider mi?” Tabii ki hoşuna gitmezdi. Kadın hemen kızının kolundaki bilezikleri çıkarttı ve bağışladı. Peygamber bilinmeyeni öğretiyor, bilineni hatırlatıyordu. Kadınların bilhassa zaaf noktaları olan altın takı konusunda onların hemen yapması gereken davranışı onlara hatırlatmıştı.
Reklam
Peygamber, eşinin en küçük işine, arzusuna bile merhametle yaklaşıyordu. Dikkatle ilgileniyordu. Herkesin kızdığı yerde O, kızmadan eşinin kolyesini arıyordu. Seferde bu kadar önemli meseleler içinde bunun ne önemi var demiyordu. Eşini üzmemek için orduyu bekletebiliyordu. Onun eşine karşı bu Rahim davranışı başka bir Rahimiyeti celp ediyordu.
Peygamberimiz Enes’e bakarak şöyle dedi: “Allah’ın öyle halis kulları var ki, Allah’a yemin etse Allah yemini bozmamak için dilediğini yerine getirir.”
HZ. AİŞE çok esprili biriydi. Peygamberimizle birlikte olduğu dönemler yaşının en genç olduğu dönemlerdi. Bir gün yemek yapmıştı. Peygamberimize yemeği ikram etti. Orada bulunan Hz. Sevde’yi de yemeğe davet etti. Hz. Sevde yemek istemedi. Hz. Aişe ısrar etti. Hz. Sevde tüm ısrarları geri çevirdi. Yemeyecekti. Son davetinde tehdidini yaptı Hz. Aişe. “Ye, yoksa yemeği yüzüne sürerim!” Sevde pek aldırış etmedi Hz. Aişe’ye. Hz. Aişe kendisinden çok küçüktü. Ama Hz. Aişe dediğini yaptı. Yemek kabını tuttuğu gibi Sevde’nin yüzüne döktü. Bu duruma hiç müdahale etmeyen peygamber, Hz. Aişe’nin 17-18 yaş döneminin verdiği çocuksu davranışına güldü. Hz. Sevde’ye ne yapması konusunda yardımcı oldu. “Ya Sevde! Sen de al, onun yüzüne sür.” Peygamberin yol göstermesi ile Hz. Sevde de misliyle mukabelede bulundu. O da yemeği Hz. Aişe’nin yüzüne sürdü. Hep birlikte gülüştüler. Hz. Aişe ile Sevde arasındaki yaş farkı, aynı şeyi düşünmelerini, ya da aynı şeyden mutlu olmalarını engelleyecek kadar çoktu.
peygamberimiz kötü günahları şöyle sıralıyordu: “Alay etmek. Taklit yapmak. Kötü lakapla çağırmak. Kaş göz işareti yaparak alaya almak.” Peygamberin bu eğitim sisteminde tam terbiye alan Hz. Aişe, daha sonra şöyle diyecektir: “İnsan Müslüman kardeşi için sarf ettiği çirkin sözden dolayı değil de, yediği helal lokmadan dolayı ağzını yıkar ne tuhaf!”35
Peygamberimiz lanet etme konusunda buyurmuşlardı: “Bir kimse bir şeye lanet ettiğinde o söz gökyüzüne çıkar ve semanın kapıları kapanıverir. Sonra yere iner bu defa yeryüzünün kapıları kapanıverir. O belalı söz bir yere gitmek için sağa sola bakınır, gidecek yer bulamayınca lanet edilen kişiye yönelir. Eğer o kimse gerçekten lanete layık ise onda kalır, değilse tekrar lanet edene döner.”34
2.630 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.