"İçinde gittikçe büyüyen boşluk, huzursuzluk - ne olduğunu bilmediği - eksiklik, onu günden güne anne ve babasına, yaşadıkları bu hayata, zenginlik ve şaşaaya yabancılaştırıyor, günden güne bütün bunlardan uzaklaşıyordu."
"Naim bir şeylere susuzdu,
Naim bir şeylere hasretti,
Naim bir şeyler yapmak istiyordu, içindeki boşluğu dolduracak, susuzluğunu giderecek bir şeyler..."
Yıllar önce tesadüf eseri elime geçen bir kitaptı, o zamanlar okuduğumda bende şu an oluşturduğu etkiyi oluşturmamıştı. Muhtemelen belli bir olgunluğa ulaştıktan sonra okunması gereken kitaplardan.
İnsanların sosyalizm adına, barış ve kardeşlik adına nasıl sömürüldüğünü ve ezildiğini anlatan, günümüzde hala yaşanan olayları konu alan bir kitap.
Hala satışta mı, bulunabilir mi bilmiyorum.
Çok eski, yıpranmış ve sayfaları sararmış haliyle benim en değerli kitaplarım arasında yerini aldı.