Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Phospholytte

Phospholytte
@LaklakKedi
Cinsiyetçi ve homofobikler uzak durun Vegan feminist lezbiyen
Sihirli yaratıkların düzenlenmesi ve denetlenmesi dairesi
219 okur puanı
Mayıs 2018 tarihinde katıldı
Jane 'in hikâyeleri son derece mantıklı. Sonra, Diana çok fazla cinayet işliyor. Çoğu zaman insanlarla ne yapacağını bilmediğini söylüyor, bu yüzden onlardan kurtulmak için onları öldürüyormuş.
Reklam
"O şahsın ne yaptığının benim için hiçbir önemi yok", dedi Anne yüksek sesle. "Onun hakkında tek bir düşüncemi bile boşa harcamam, Diana"
"Her nasılsa," dedi Diana'ya, "Buradan geçerken Gil – yani sınıftan herhangi birinin beni geçip geçmediğini gerçek ten umursamıyorum. Ama okula gittiğimde her şey değişiyor ve bu durumu her zamanki kadar çok önemsiyorum. İçimde çok farklı Anne'ler var. Bazen bu yüzden bu kadar zor bir insan olduğumu düşünüyorum. Sadece tek bir Anne olsaydım çok daha rahat olurdu ama o zaman da bu kadar ilginç olmazdı."

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"Ah, Diana!" diye bağırdı Anne, ellerini sıkıca birbirine kenetleyerek, "Beni seviyor musun?” "Elbette seviyorum. Bunu bilmiyor muydun?" "Hayır." Anne uzun bir nefes aldı. "Elbette benden hoşlandığını düşünüyordum ama beni seveceğini hiç ummamıştım. Kimsenin beni sevebileceğini düşünmemiştim Diana. Hatırlayabildiğim kadarıyla kimse beni sevmedi. Ah, bu harika! Sen den ayrılan yolumun karanlığında sonsuza dek parlayacak bir ışık huzmesi bu, Diana. Ah, bir kez daha söyle." "Seni tüm kalbimle seviyorum Anne," dedi Diana yavaşça, "Ve her zaman seveceğim, bundan emin olabilirsin."
Bu kız ben ya ben de hep bundan korkuyordum
"Şimdi sorun ne Anne?" dedi Marilla. "Bu Diana ile ilgili," diye hıçkırdı Anne güvenli bir ifadeyle. “Diana'yı çok seviyorum Marilla. Onsuz asla yaşayamam. Ama büyüdüğümüzde Diana'nın evlenip beni terk edeceğini çok iyi biliyorum. Ah, ne yapacağım ben? Kocasından nefret ediyorum -ondan fena halde nefret ediyorum. Her şeyi kafamda canlandırıyorum; düğün ve her şeyi - Diana kar beyazı elbiseler içinde, bir kraliçe kadar güzel ve görkemli görünüyor ve ben nedimeyim, benim de üzerimde kabarık kollu, çok güzel bir elbise var ama güler yüzümün altında kırılmış bir kalp var. Ve sonra Diana ile vedalaş-ı-p..."
Reklam
"Peki nasıl yemin ediyorsun?" "El ele vermeliyiz; bu şekilde," dedi Anne usulca. "Akan suyun üzerinde olmalı. Bu yolun bir akarsu olduğunu hayal edeceğiz. Yemini önce ben tekrarlayayım. Güneş ve Ay var ol duğu sürece en yakın arkadaşım Diana Barry'ye sadık kalmaya yemin ederim. Şimdi sen söyle ve senin ismin yerine benim ismimi koy."
Sayfa 115Kitabı okudu
İstisnaları var hiç kuşkusuz; zira düşünce ile dil arasındaki me safe sanıldığından uzundur; düşünmenin, duymanın, hissetmenin eserleri sözün kalıpları içine dökülmek istendiğinde dil onu bütün çıplaklığıyla dışarıya çıkarmaz; oradan buradan topladığı giysiler le üzerini örtmeye çalışır; kendi kurallarını, kendi olmazlanını da- yatmak ister. Ne denli incitici olmamaya çalışsa da, her ne kadar başkalarınca seyredilebilir hale gelmenin bedelini düşünceye ya da duygulara ödetmemeye uğraşsa da sözün sınırları hem düşünceleri, hem duyguları sınırlar; zira dil başlıbaşına düşünmeyi de, duymayı da sınırlar.
Ah şu gibiler! Hiçbir zaman gerçeğin yerini tutmuyorlar. Kişi gerçeklerden mahrum olunca, gerçekleri, gerçeği dile getiremez hale gelince, gerçeğin dişına çıkınca, bu sefer ne yapıp edip 'gibi- lere' başvuruyor;"mış gibi, miş gibi" demeye başlıyor. Muhayyel bir dünyada 'gibiler' aracılığıyla ve dahi benzetmelerin yardımıyla düşünmeyi deniyor.
Ya eli kesseniz olmuyor mu
"buraya dönmüş olmayı başarman mucize! " Snape'in sesi çok öfkeliydi "O yüzük olağanüstü güçlü bir lanet taşıyordu; umabileceğimiz tek şey, onu kontrol altına almak; şimdilik laneti tek bir ele kıstırdım-"
Şerefsiz james vol 12545
"Bana ödlek mi dedin, Potter?" diye bağırdı Snape. "Baban dörde bir olmadıkça bana asla saldırmazdı, merak ediyorum, ona ne derdin acaba?"
Reklam
"Dinle, Hermione, onun kız olmadığını biliyorum. Biliyorum işte. "Gerçek şu ki, bir kızın yeterince zeki olamayacağını düşünüyorsun," dedi Hermione öfkeyle. "Beş yıl seninle takılıp da kızların zeki olmadığını nasıl düşünürüm?" dedi, gücenen Harry. "Yazma şeklinden. Biliyorum işte, Prens bir erkek çocuk, anlıyorum. Bu kızın bu işle bir ilgisi yok. Hem sen bunu nereden buldun?"
5.okuyuşum hala her yere gülebiliyorum
Hermione şimdi kazanının üstünde asasını coşkuyla sallıyordu. Ne yazık ki yaptığı büyüyü kopya çekemiyorlardı, çünkü artık sözsüz büyülerde o kadar iyileşmişti ki, kelimeleri yüksek sesle söylemeye ihtiyacı yoktu. Ne var ki, Ernie Macmillan kazanın üstünde "Specialis revelio!" diye mırıldanıyordu; kulağa etkileyici geliyor diye Harry de Ron da telaşla onu taklit ettiler.
Ve hal böyleyken niçin insanoğlu sorusuz cevapların taşıyıcılığını boşuna üstlenip de geviş getirmek suretiyle kendini gevşemeye bırakır?
Sözüne güvenilir olmak sözü güvenilir kılar. Sözüne güvenilir birileri yoksa ortada, tek başına sözleri hükmü ve kıymeti ne ola ki?! Sözü büyük kılan, sözün, büyüğün sözü olmasıdır. Söz büyük ve fakat sözü söyleyen küçük olunca, küçük büyümüş olmaz. Hak söz Hakk in sözüdür de ondan olmaz! Hak sözü hak kılan sözün kendisi değil, sözün hakikatidir; sözün menbaıdır. Sözün sådık olup olmaması, sadık'ın sözü olup olmamasına bağlıdır. Sözü aktaran sadık olmaz ki söz ve kendisi de sdkiyetle nitelenebilsin! "Sen söze bak söyleyene değil" derler. İyi güzel de kimin söylediği önemli olmayınca, söz niçin önemli olsun?! Tabir-i diğer kendisine isnad edilen biri olmadığında, hangi söz sened değeri taşır?!
666 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.