Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Kızılbey

Kızılbey
@Lala44
Ziyan olur sonunda ehline düşmeyen her şey
gökyüzündeki leke
Bugünler de ay kapımı çaldı birşey ister gibi Dili olmayan gururum tenhada ağlar gibi Ne zaman adını duysa kulaklarım kalbime yalvarır Ruhum bu acıya dayanamaz, bağırır, çağırır Umudunu kaybetmiş gözlerim kapanır Keşkeler boğazımda düğüm düğüm Neyseler kapımda sıra sıra Hiç bir iyikim yok ki masamın başında Nedenler nedensiz bir şekilde cevaplara
Reklam
Mahcup
Herkes düşmesini beklerken o mahcup ayın gökyüzünden Bir tek ben sığındım sana bedbah adam O ettiğin dualarının bir karşılığı varmıdır ki? Ya da hepsinin aynı zamanda olma ihtimali nedir? Bu sorular denizinde bir kayıkçı ne kadar yol alır? Bir şansım daha olsa , belki gençliğim cebimde kalır Tabi yok bizim mevzuatımızda boşa sıkılmış mermiler ve ya sözler Kovanlar! içi boş kovanlar, her cinayetten sonra ağlayanlar Bilmem neden alkolü dost bilip,Mehtâba saydıranlar Hikayem hepsinin içinde ki tek dürtünün ürünü Bir odaya tıkılı kalmak! hangi akıl hastalığının türü Kayıp, kayıp gitmeler de bulur muyum seni? Bir daha Hiç sevmemek, belki de en güzeli.
Son Çağrı
Zaman bütün endişelerimi doğru çıkarma ne olur Var git kendi yoluna, ruhum yalnızlık illetine yeniden düşmüşken Ve bedenim kendi halinden üzgünken Birlikte koşamadığım atlar geliyor aklıma Çocukken ki sessizlik ve üzüntü Endişe babadan mı miras kaldı bana Koca gökyüzü üstüme yıkılırken Bir umut dedim yıllarca Görüntün birikti aynalar da

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Yılgın yiğitler
Yılgın yiğitler kederleriyle ölürler Vazgeçmeden yenilmek ruhlarını sövüşler Tamahkar Kumlar ne zamandan beri sefiller Ve bütün holiganlar önce kendini severler Varmadım, söz verdiğim gibi riyakarlığa Binlerce kar yağdı soğuk sevmeyen yurduma Heyecanlı hikayeler bir bir yenildi monotonluğa Çok bilmişler teslim oldu iki yüzlü anlamsızlığa Söyle nerelisin hangi coğrafya senin evin Yok henüz yenilmedin, keyfini sür sevin Bu kadar yolu Geçmişi özlemek için mi geldin Vakur tavrını indir sende bizim memlekettensin Yılğın yiğitler ölmemek için atlıyorlar uçurumdan Uçmayı bilmemek acziyet, hemen öl! Korkmadan Sonra çıkar bir adam sanslısın der utanmadan Yılgın yiğitler kederleriyle ölürler uçamadan
Ah kalbim! Bir magara kenarında köhneliği yüceltiyorsun Seni anıyorken bile yeminlerim çatırdıyor Gözlerim ise o aydınlığın kölesi değil artık Her geçen gün karanlığa tapıyor Ah kalbim! Binlerce dilek çaputunu kendine urgan yaptın Sana verilen ihtimallerle arkadaşlık yoluna saptın Pismanlık! Eski bayat bir yemek gibi karşında Oysa ki sen hep açtın aslında Yapma artık kendine şu büyülü ve zor ölümü Hayattan Bir şeyleri ummak, kaybetmenin hangi türü ? Ah kalbim! Oyunun dışında bir noktaya vardık Buraya gelmek için ise çok doğru yoldan saptık Anlaşılan yanlışın ve içselliğin bir şerefi yok Açlık naraları atsanda , kalbin artık tok Ah kalbim umarım , Umarım ve hayallere dalarım Gerçekliğin bitkisel hayatı beni öldürmeden önce Bende rüya gibi bir ömür yaşarım Ah kalbim umarım, umarım bir gün...
Reklam
merhamet et
Seni hükmetmekten zülmetmeye çıkaran bir derinlikte Kal benimle kış yağmurlarına itimat et Herkes gökyüzüne şiir yazdı ben seni yaşayamadım ki bana yardım et İnsanlar ısrarla şarışın güneşe iltifat ettiler Belki güneşin rengi sarı değildir bana tarif et Bütün uçan turnalar beni üzgün yerlerden geçirdi bu yüzden gönlüm hep üzgün kaldı beni mutlu et Herkesin baharı koştu tuttu elini Beni hep kışlar teselli etti Beklediğim herşey rengini kaybetti Birgün gözlerime gelde bana merhamet et Ömrüm gölgene metiyeler dizmekle geçti Yine bir akşam üstü ve ben kendime diyorum sabret, sabret, sabret
Yorulmak bir masalın sonu olmamalı...
Kabulleniş
Bir umudu ararcasına tutkulu ol karanlık gecenin urganından çıkar beni Hep yanımda olmasını istediğim gündüz ol Bir kaç bahardır umudum yok artık kuruyan düşlerime hayat ol Pek çok deniz gördüm bir kaçında boğuldum hatta Yüzüme gülmeyen hayat Başkalarına kahkahalar savurdu Bir gün sitem etmedi hayallerim Ama dilim kabullenemedi bedbahtlığımı Her güzel düşe kanarken Belki bir gün sen çıkagel diye susmadı Susmadı vaveylalarım Günlerden 26 çürümüş ruhumun peşine düş Ömrümce hep aradım güzelce bir gülüş Anladım ki bu saatten sonra yapılan herşey Geçmişe sövüş Yinede o dağın tepesinde ki son kar tanesi temiz Malesef içimden de gelmiyor artık serzeniş Seviş, seviş bize kalan bayat bir kabulleniş
Kalbim binlerce çekiç darbesine maruz kalmış bir maden Ölüm ise çok hoş bazen Bulamadık gülüşü güzel bir hatun Bakışlarına yazıcağımız mısralarımız vardır Zaman küçük bir çocuğu azarlar gibi azarladı bizi Had bilmeyenlerin ülkesinde hatsiz biz olduk Keşke bir savaştan galib çıksaydık oysa ki Her yenilgide mezarların başında bekleyen biz olduk Yemin etmiştim bir daha ona şiir yazmıcam diye Fakat onla yapabiliceğim tek şey Ona şiir yazmak Ne yazık! Gerçekleşmeyen duygular insanın içini tek tek ezerken Bir gün gözlerinin ona denk gelmesi Ve mutluluğunun sebebinin sen olmaması ne yazık! Unuturum sanmıştım unutulması gerekenleri Bir daha beni bulamazlar sanmıştım, saklanmıştım İçimde ki öfkenin hevesi yok artık içimi dövmeye Gökyüzünde ki martıları duyamıyorum artık Söylenecek söylerim inan ki bitti kulaklarımda Keşke bir ihtimal daha olsa, hayat böyle olmasa Yitip giden şiirlerime koca bir elveda Boşa geçen yıllarımın yüzleri hala aklımda Bize verilen hayatın hakkını veremedik galiba Yazıcak bir şey de kalmıyor bir süreden sonra
Gurbet
Dingin bir rüzgarda zihnimi ekerken Çıkagel isterdim seni sürdüğüm kalbimden sensiz ruhumu yeniden inşa ederken Otuza varmadan kahkahanı duysaydım yeniden Bitaba düşmüş bülbüller söyle kimin için öter Bu diyarlar yepyeşil çayır olsada hep mi? gül ister Bütün yamurlar, güneş, rüzgar söyle ne için Tadı tuzu olmayan çorbama biraz hayat katmak için Yağmurdan sonra ki barış var gözlerimde Dilimde bir suskunluk doğanın sesini dinle Kelimelerim hasret gibi sözcükleri gurbete gönderdi Hasret bile bana hasret oldu. Seni görmediğim için Dingin bir rüzgar bedenimin üstünde Bedenim ise fikirlerime diktatörlük peşinde Başka bir adam olucağım belki bu gidişle Yinede çok savaştım. Gösterişle ve kibirle Ruhumun üstüne yağan yağmuru dinle Ruhumu üst üste yoran kalbimi dinle Artık sakinlik ve huzur istiyorum seninle..
Reklam
Beşinci Mevsim
Dünyada beşinci bir mevsim olsaydı adı senin adın olurdu, havası gözlerine, akşamları sesine, rüzgarları nefesine benzerdi insanlar en çok bu mevsimi severdi..
Güneşin Rengi
Seni hükmetmekten zülmetmeye çıkaran bir derinlikte Kal benimle kış yağmurlarına itimat et Herkes gökyüzüne şiir yazdı ben seni görmedim ki bana yardım et İnsanlar ısrarla şarışın güneşe iltifat ettiler Belki güneşin rengi sarı değildir bana tarif et Bütün uçan turnalar beni üzgün yerlerden geçirdi bu yüzden gönlüm hep üzgün kaldı beni mutlu et Herkesin baharı koştu tuttu elini Beni hep kışlar teselli etti Beklediğim herşey rengini kaybetti Birgün gözlerime gelde bana merhamet et
Tren
Karanlık bir yoldur bu Üzüntüden omuzları düşmüş bakışlarımın üstüne Sadelikten ölücek ruhum son bir renk ister Düşüncelerim bir valiz hazırlar ayaklarım git der Saat 5 treninde gider zihnim hep bir yerlere Bazen maviliklere bazen de kendinden uzak heryere Bir insan neden yola çıkar der o koca dervişler Belki kendini bulmaya belki de
413 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.