Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Aydan Məmmədova

Aydan Məmmədova
@Mammadova01
Bir yanımız çöl , bir yanımız deniz
Kimbilir Elbet hep böyle geçmeyecek ömrüm, biliyorum Bu çeşit yaşamak, zor. Kimbilir Tanrım, kimbilir Hangi güzel yerde beni, Hangi ölesiye sevda bekliyor?.
Sayfa 76
Reklam
Her insanın hatıralarında, herkese söyleyemeyeceği, ancak dostlarına açabileceği taraflar vardır. Hatta dostlara bile açılamayacak, insanın yalnız kendine saklayacağı sırları da bulunur. Bunlardan başka, kendi kendimize bile açmaktan çekindiğimiz konular da vardır ki, bunların sayısı şerefli bir insanın dağarcığında bile hayli kabarıktır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Aklı takdir etmemek mümkün değil tabii, ama onun kendi çerçevesini hiçbir zaman aşamadığını, insanın yalnız kafa ihtiyaçlarına cevap verebildiğini de kabul etmek lazım; halbuki arzu, aklı da, başka çeşit özentileri de içine alan bütün hayatın, yani bir insan hayatının en kudretli ifadesidir. Gerçi bu çoğu zaman hayatımıza beş para etmez bir şekil veriyor, fakat gene unutmayalım ki hayat hayattır, karekökü almak değil. Mesela ben, gayet tabii olarak, yalnız aklımı kullanıp hayatiyetimin ancak yirmide birinden faydalanarak değil, içimde hayatla ilgili bütün unsurları seferber ederek yaşamak istiyorum.
Kim olursa olsun, insan daima, her yerde akılla çıkarın buyurduğu gibi değil, canının istediği gibi hareket etmeyi sever; arzularımızın çıkarımıza tamamıyla ters düşmesi de mümkün, hatta bazen zorunludur (bu şahsi düşüncem)
Reklam
Çünkü insan ahmak bir yaratıktır, son derece ahmak! Daha doğrusu ahmak değil de nankördür; eşine rastlanmayacak derecede nankördür.
Bence bütün o mükemmel sistemler, insanlığa gerçek, normal çıkarların neler olduğunun açıklanması, bunların sağlanmasıyla herkesin hemen iyileşip asilleşeceği düşüncesi şimdilik sadece bir varsayımdır. Evet efendim, varsayım! Doğrusu, şahsi çıkarlara dayanan bir sistemle insanlığın ıslah olacağını iddia etmek bence, hemen hemen… Buckle’ın medeniyetin insanları yumuşattığını, bu sebeple onları daha az vahşi, daha barışçıl hale getirdiğini iddia etmesine benzer.
Durup dururken, ortada fol yok yumurta yokken kendi kendimi gücendirdiğim çok oldu
Şüphesiz böyle bir duvarın hakkından gelmeye gücüm yetmezse boşu boşuna yırtınacak değilim, ama karşımda gücümün yetmediği bir taş duvar var diye büsbütün boyun eğmeye de razı olamam
Hey Tanrım, ya herhangi bir sebeple bu kanunlardan ve iki kere ikinin dört etmesinden hoşlanmıyorsam, tabiat kanunlarından, iki kere ikinin dört etmesinden bana ne?
Reklam
Âlicenap değildim, âlicenap olmak elimden gelmiyordu; olsam bile bu duygudan faydalanamayacağım için daha çok azap duyacaktım. Herhalde bu erdemimi yerinde kullanamazdım: Affedemezdim, çünkü suçlu tabiat kanunları gereği bana vurmuş olabilirdi ve tabiat kanunlarını affetmekten de söz edilemez; unutamazdım, çünkü tabiat kanununa uysa da bir hakaret unutulamaz.
İyiyi, “güzel ve yüksek şeyleri” ne kadar çok anladıysam, o kadar derinlerine battım, sıkıştım kaldım içlerinde.
Baylar, yemin ederim ki, her şeyi fazlasıyla anlamak bir hastalıktır; gerçek, tam manasıyla bir hastalık
Sen ki, saçından tırnağına kadar Bir hürriyete bedelsin, Bu ılık saçlar, bu gözler; fakat her şeyden önce Yaşadığın için güzelsin..
MEMUR KARISI Ayağında ipeğin en kötüsü Sen onuncu derece memur karısı Çileli vefakâr kadın, kalbimin yarısı... ,,, Öyle büyük büyük hayallerin yok, Bir kuruşu, bir kuruşa eklersin, Ya bir zam, ya ikramiye beklersin... ,,, Sen onuncu derece memur karısı, Vefakâr çileli kadın kalbimin yarısı. Senin için ne söylesem azdır
Sayfa 23
268 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.