Mehmet Uruk

Mehmet Uruk
@Mehmeturuk
Yazılar çalıntılanmaz, alıntılanır! Ortama uymuyorum çünkü dünyada evimde değilim.
TOHUMLARIMIZ ZİYAN,EMEĞİMİZ iFLAS!
Garip bir gayret içinde içimizi döktüğümüz kişilerden medet umarız. Sonrasında toplayacak olan kim peki? Ortaya ne için, kimin için döktük hasar yüklü kelimeleri? Söyleyeceklerimiz susmaktan öteye geçiremez bizi. Su derin ve yalnızız hem de hiç olmadığımız kadar. insan dediğin dünya üzerinde küçük bir yara parçası. Yaralardan meydana gelen,acılarla gelişen, kabuklarıyla olgunluğa eren ve büyüdükçe biraz daha ölen. Kimisi yaşamadan gömülür, kimisi gömüldüğünde huzura erer. Dünyada olup da mutlu olmayı planlayanların, bir zar atıp yedi gelmesini beklemek kadar tecrübesiz beklentileri vardır. Ve bu beklentiler genelde hüsranla sonuçlanır. Tohumlarımız, ziyan emeğimiz iflas. Adına yaşamak diyoruz, bütün kötülüklere rağmen bir gün daha yaşamak. Oysa geçen her mevsimin üzeri tozlu. Yıllanmış umutlar birikiyor, yaşadıkça. Acının bir lehim yerine kullanıldığını unutuyoruz. Bir acıyı söken bir diğer acıdır. Ama biz kapalı gişe oynuyoruz bu oyunu: Yalnızlığı. Elimizden gelenler içimizden gidiyor, tutamıyoruz, durduramıyoruz. Ve ben yeni bir yalana inandım bugün:Gidince geçiyor.
Reklam
Veba
“Okudum demek, birinden duydum demekten çok daha ağır basıyor.”Düşüncelerimizi ifade ederken kendimize ait, menşeisi yabancı olmayan alıntılar yapmaktan utanıp sıkılıyoruz. Kendimize ait olan, toprağımızda yetişen, kaynaklarımızdan fışkıran dili; kurutup,ötekileştirip,yozlaştırıp,seyrekleştirip verimsiz bir tarla haline getirdiğimizin farkında bile değiliz. Aslında bu bizim ne kadar alçaldığımızı,kendi kimliğimize değer vermediğimizi, kendi dilimize sahip çıkmadığımızı, kendi kültürümüzden tiksindiğimizi ve hangi ortamda nerede bulunursak bulunalım, bize ait olan şeylerden utanç duyduğumuzu gösteriyor. Hâlbuki sen kendine ait olana sahip çıkmıyorsan, kimsenin sana sahip çıkmasını bekleme! Günümüzde,haznemizde ve lugat kumbaramızda bulundurduğumuz,türkçe kelimelerin yerini alan yabancı menşeili kelimeleri cümle aralarına serpiştirmekle;aydın,entellektüel,okumuş veyahut aydın olunmuyor. Bunun karşılığı;yozlaşma,İnsan çürümesi,fikirsizleşme,düşünme yetisinin kaybı ve üretiminin durması,konuşma ve kendini ifade etme biçiminin dumura uğramasıdır. Çevrenizde böyle insanlar varsa uyarın! Dışarıdan ne kadar komik ve acınası durduklarını gösteren bir ayna tutun kendilerine. Kendi benliğine ve değerlerine sırtını dönenler,tarih boyunca hep sırtlarından vurulmuştur. Mehmet Uruk
Ölmeden
“Talih ne kadar güleryüz gösterirse göstersin,ömürlerinin son günü geçmeden insanlar mutlu saymamalı kendilerini; çünkü insan hayatı kararsız, değişkendir; ufacık bir eylem yüzünden bir halden bambaşka bir hale geçiverir.”
Değişmek ve dağılmak yok olmak zannedilir. Parçalar yerlerinden oynar;yerleri değişir, ait olmadığı parçalarla denk gelir, bir türlü yerine oturamaz. Bu,insanın kendi yerini bulmasına engel mi? Yerimizi bulmak için rahatımızın kaçması gerekir.
Sıkışıklık
Kendi içine sıkışıyorsun;potansiyelinin,başaracaklarının,sana ait olan şeyi almak için savaşman gerektiğinin farkındasın, ancak zaman sana bazen bu şansı tanımıyor. Bu farkındalıkta olup da bir şey yapamıyor olmak seni sıkışmış hissettiriyor. İnsan çoğu zaman bulunduğu yerde sürgündedir.Bu sürgün; insanı sıkıştırır ve daraltır. Sürgünü bitirmek ve daraltıya son vermek için bulunduğun yeri değiştirmen gerekiyor.
Reklam
104 öğeden 1 ile 6 arasındakiler gösteriliyor.