Bu kitap yorumunu Instagram'daki "alintilarlayasiyorum" profilimde de okuyabilirsiniz: instagram.com/p/Cwk28w8N6s6
Hayatımın en keyifli incelemesiymiş, bilmiyordum.
Neden böyle diyorum? Çünkü bu kitabı kitap okuma grubumdaki yüzlerce okurla birlikte okuyup tartıştım. Çünkü bu kitabın İstanbul'daki müzesine
Okuma grubuna katılamamıştım fakat sonrasında keşke katılsaydım dedim.
Masumiyet Müzesi, en sevdiğim kitaptır. Bence kitap, Kemal ve Füsun'un aşkını anlatmasından ziyade çok ufak detaylarla okuyucuya zevk veriyor. Masumiyet kavramının altındaki gizli hazineler resmen kitabın içine ince ince işlenmiş. Kitapta sık sık geçen "mutluluk" kavramını, Kemal'in asıl isteğiymiş gibi hissetmişimdir hep. Aşktan bile -Füsun'dan bile- daha çok...
Kitapta, Kemal'in yağmurlu bir gecede Füsun'un ailesi ile yemek yediği ânı tasvir ettiği bir kısım vardı. Tam da öyle bir günde müzeyi ziyaret etmiştim ve "zaman kaybolduğu için teselli olmuştum". Eşyaya bakan ve eşyanın ruhunu görmeyi kendine uğraş edinmiş herkesin kitabı zevkle okuyacağını düşünüyorum. Tabii ardından müzeyi görmek için can atacağını da...
Son olarak yazarın, Masumiyet Müzesi'nin adeta bir rehberi olarak hazırladığı Hatıraların Masumiyeti ve Şeylerin Masumiyeti adlı kitapları da tavsiye etmek isterim.
“Yeryüzünde ne kötülük olacağını asla bilemezsin. Eğer bulutlar yağmur yüklüyse yeryüzüne boşalırlar. De ki bir ağaç devrildi nereye devrilirse ister güneye ister kuzeye orda kalır. Ne fayda, ne gördüm ne bildim. -Tek bulduğum Allah insanı doğru yarattı fakat onlar çok düzenler aradılar.-”
Mevlana hazretlerinin bir sözüne rast gelmiştim. Şöyleydi ‘Eğer insanın hakikatini bilmeseydim alır başımı dağlara çıkardım.’ Evet insan anlaşılması katlanılması zor ama onla olmuyor onsuz da olmuyor.
Burada da, "Evet insan anlaşılması katlanılması zor ama onunla olmuyor onsuz da olmuyor." dediğiniz yere dönüyoruz bence. Bunun beraberinde insan, insanı anlamanın yanında çoğu zaman da anlaşılmayı bekliyor. Bu da böyle bir döngü olsa gerek. Anlamanın yolu anlaşılmaktan, anlaşılmanın yolu da anlamaktan geçiyor sanırım.