Bir kişi daha eksilmeyeceğiz diye sloganlar atıyoruz ama her gün bir kişiden daha çok eksiliyoruz bunun sebebi ise bizi yaşatmamaya and içmiş olanlardır onlara bu imkanı sağlayanlardır. İstanbul Sözleşmesi Yaşatır dediğimiz de aile yapısını bozuyor diyenlerdir. Bahsedilen aile yapısını biliyoruz cinler hamile bıraktı denilen çocukların ensest kurbanı olduklarını biliyoruz. Eşlerini öldürenleri onlara tecavüz edenleri biliyoruz. Böyle aile yapısını tanımıyorum, tanımıyoruz. Bugun yine bir kız kardeşimin vahşice öldürüldüğünü öğrendim, Pınar'ın o güzel gülüşünü söndürdünüz...artık üzülmek, kahrolmak yetmiyor bunlardan çok daha fazlasıyım. Kadın Cinayetleri Politiktir. Bunun en büyük kanıtı ise her ölen kadının arkasından ama ile başlayan cümle kuranlardır. Kadın mıdır kız mıdır bilemem diyenlerdir.. Bizler var olmaya devam ettikçe KATLEDİLEN HER KADIN İSYANIMIZ olacak.
Hıristiyanlığa aykırı olan ailenin kutsallığı adına, erkeğin bir kadını satın alıp onu kuluçkaya yatan bir tavuk, bir yük hayvanı haline getirmesi ve işler ters gittiğinde de onu pestilini çıkarana dek dövmesidir
''Söylediğiniz mantıklı doktor. Lyon'da atölyede on dört on beş saat çalışan bir kadın işçinin ne kadar kazandığını biliyor musunuz ? Elli sent. Aynı işi yapan bir erkek işçinin aldığı paranın üçte ya da dörtte biri demek bu. Beslemekte olduğu çocuğu varsa bu parayla kim yaşayabilir ? Bundan ötürü pek çoğu fahişeliğe başlayıp sonra da aklını kaçırıyor.'' ''Rahibeler duymasın sizi,' dedi yönetici sesini alçaltarak, onlara göre akıl hastalığı ahlaksızlığın bir cezası.
Keşke sadece ilk erkek yaratılsaydı. (Yahudi atasözü) Âdem’in kaburgası yarardan çok zarar getirir. (Alman atasözü) Cenneti ancak bir kadın mahvedebilirdi. (Arap atasözü) Karısı yaratılmadan önce Âdem’in Cennette mutlu olduğu kabul edilir çoğunlukla. İyice benimsenmiş bir kilise görüşüne göre, Martin Luther eğer yılan ilk olarak Âdem’e yönelseydi, “Âdem’in galip geleceğine” inanırdı. Âdem yılanı ayağıyla ezecek ve şöyle diyecekti: “Kes sesini!”