Neden ve nasıl bu kadar beğenildiğini anlayamadığım bir kitap daha. Ahmet Ümit kitapları bana; içinde 20.000 tane beylik laf bulunan bir bilgisayar dosyasından rastgele seçilip oluşturulmuş eserler gibi geliyor. Bu hissi nedense hiçbir kitabında kıramadım. Bu kitabında da ilk sayfalarda bir merak hissi duyumsadım ama bir noktada artık her sayfada sonraki sayfada neler olacağını seziyor gibiydim.
Ben tabi ki yazar değilim ancak yazarlığın tahmin edebilirim. Kariyerinde 50 üzeri kitap yazmış birinin eserini eleştirirken kendimi sorgulamıyor değilim ama bu sorgulama sorgulama sebebimi de yaratan olgu. Bir insan bir ömre 50 kitap nasıl sığdırabilir? İşte bunun cevabını da "Beyoğlu'nun en güzel abisi" kitabında görüyoruz. Bir noktadan sonra nasıl desem, evet ortada bir sütlaç var ama herkese yetsin diye fazla fazla sulandırılmış gibi. Bu seyreltik şeker, süt, pirinç ve su çözeltisi bana haz vermiyor. Tekraren bir insan bu kadar sanat üretemez, üretirse de ortaya ancak bu çıkar.
Özetle, kalitesiz ama yine, yeni, yeniden çok satmış bir kitap. Ahmet Ümit'e kabiliyetsiz demiyorum ancak keşke daha az, daha öz ve daha konsantre eser üretme yoluna gitseymiş.