Sevgi inandırıcı değildir.Düşüncelerin bulduğu, düşüncelerin biçimlendirdiği bir durumdur.Düşünüldüğü oranda büyür, derinleşir, büyütülür, derinleştirilir.Ne denli düşünülürse, o denli büyür.O denli dayanılmaz boyutlara ulaşır, ulaştırılır.Gerçekleştirilemez.Soyutlaşır.Ve hiçbir zaman bitmez.Yaşam gibi.Ölüm gibi.
Bu yaşam, beni ancak içimde esen rüzgarları, içimde seven sevgileri, içimde ölen ölümü, içimden taşmak isteyen yaşamı, sözcüklere dönüştürebildiğim zaman ve sözcükler, o rüzgara, o ölüme, o sevgiye yaklaşabildiği zaman dolduruyor.
Zaman zaman kendimi tüm insanlıktan daha güçlü duyuyorum, ama kendimi aynı anda çıplaklıklarından sıyrılmaya çalışan ağaçlar kadar da bırakılmış duyuyorum.Özellikle ben'in, ben'i bıraktığı anlarda.Ya da ikisi bütünleştiğinde.Ve birdenbire, şimdiye dek hiç algılamadığım bir duygu gelip beni buluyor:
Bırakılmışlığın Tadı