Derinden sesler geliyor
Durduramaz beni aşkın
Bekle geçinceye kadar
Yayı daha germe
Kıracaksın.
Karanlıkta kımıldayan düşünceyi
Göremez sendeki göz
Örtülere büründüğüm şu anda
Düşmüş senden kumaşlar
Çıplaksın.
Eser serin bir rüzgâr
Sen çok sıcaksın
Koptu senden ellerim, köprü yıkıldı
Seni benim tarafa nasıl alabilirim
Uzaksın.
Behçet NECATİGİL
İnsan değişime başladığı anda (ki bunun düşüncesi bile bir başlangıçtır aslında) her şey değişmeye başlıyor.Eski derini yüzüp yeni denizlere dalar gibi.
İnsan o kadar dayanıklı bir varlıktır ki kaldıramayacağı hiçbir acı yoktur.
İnsanın gücü Kuran'ı Kerim de şöyle konu olur;
Biz bu kıymetli kitabı dağa,gökyüzüne ve yeryüzüne verdik ancak hepsi taşıyamayıp ağırlığından paramparça oldu.Ancak insan taşıyabildi bu ağırlığı.
Herşeyi hatırlayarak,her olayın içinde bulunarak sürekli orada yaşamak insanı olduğu yerde saydırıyor. İyilik her zaman kazanır.Kendime yaptığım en büyük iyilik olumsuz hiçbir şeyi zihnimde tutmamak oldu.
Özlemek, hırs, öfke, sevgi gibi duygular zamanında yaşanıp terkedilmezse insanın hayatına sis gibi çökmektedirler.
Kişi kendinden başka her şeyi suçlamaya başlar ve geçmişe belki çocukluğuna sığınarak bu düşünceleri kusacağını zanneder. Sonrasında ise o anda verilmemiş tepkilerini, ortaya koyamadığı duygularını fark edip duvara çarpar. Düşünceleri sertleşir ve kalbini kabzeder. Aynı zamanda yeniliklere de kapatır kendini. Günlük yaşamında paçalarından sızan geçmiş duyguları engel olur anı yaşamasına.
Ne yapmalı?
Kimse suçlu değil. O zaman o kadarcıkmış her şey. Hepsi bu!
Kimin ne düşündüğünü düşünerek tüketilen ömür insanın kendi tasarladığı hapishanedir.
Özgür bırak her şeyi ve anda kal. Unutma ki bir tane yaşama hakkın var ve kimse sana çok iyi şeyler yaşayacağının garantisini vermedi. Bunu zihninde sen iyi hale getireceksin. Düşünceler birer illüzyondur. Zamanın kıymetini bil, kendini arındır, kendini özgür bırak. İşte tüm bunlardan sonra edindiğin tecrübe, zaman, güzel insanlar akıp gelecek önüne.Denendi :)
Dolanıklık teorisi;dolaşık iki parçacığı birbirinden ayırıp ikisini de birbirlerinden ayrı yere koyduğunda, evrenin iki ayrı ucuna da koysan birinde bir değişiklik yaptığında yada bir etkileşime soktuğunda diğeri de aynı şekilde değişir ve etkileşime girer.Birisi diğerine ne kadar öfkeli olsa da, öfkeli olan onun sayesinde gelişir.
Bitirdiler canım gençliği koca bir cahil ordusu!
Kime sorsam başka ülkelerin yolcusu
Ben de duramam buralarda fazla doğrusu
Hiç mi yok içinizde vicdanın sorgusu
Ne hasta bekler sabahı,
Ne taze ölüyü mezar.
Ne de şeytan, bir günahı,
Seni beklediğim kadar.
Geçti istemem gelmeni,
Yokluğunda buldum seni;
Bırak vehmimde gölgeni
Gelme, artık neye yarar?
Necip Fazıl Kısakürek
Beklenen
Bende hiç tükenmez bir hayat vardı
Kırlara yayılan ilkbahar gibi
Kalbim hiç durmadan hızla çarpardı
Göğsümün içinde ateş var gibi
Başını göğsüme sakla sevgilim
Güzel saçlarında dolaşsın elim
Bir gün ağlayalım, bir gün gülelim
Sevişen yaramaz çocuklar gibi
Hissedince sana vurulduğumu
Anladım ne kadar yorulduğumu
Sakinleştiğimi, durulduğumu
Denize
Böyle olmalıydı vedamız pek çok şeye.Tabutun kapağını kapatır gibi,keskin bir bıçak darbesi gibi değil.Sarıla sarıla,öpe koklaya.Ancak o zaman özlemiyor insan.Ancak o vakit duruyor verdiği kararın arkasında.Sonraları aklına geldiğinde hem o bağlılıktan kurtulmuşluk hissi rahatlatıyor,hem de içinde açmadığın mezarlık...Hiç olmamış sayıyorsun,hiç yaşanmamış.
ibrâhîm
içimdeki putları devir
elindeki baltayla
kırılan putların yerine
yenilerini koyan kim
güneş buzdan evimi yıktı
koca buzlar düştü
putların boyunları kırıldı
ibrâhîm
güneşi evime sokan kim
asma bahçelerinde dolaşan güzelleri
buhtunnasır put yaptı
ben ki zamansız bahçeleri kucakladım
güzeller bende kaldı
ibrâhîm
gönlümü put sanıp da kıran kim
Asaf Halet ÇELEBİ
'Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Bu kurtlar sofrasında belki zor
Ayıpsız fakat ellerimizi kirletmeden
Ne vakit bir yaşamak düşünsem
Sus deyip adınla başlıyorum
İçim sıra kımıldıyor gizli denizlerin
Hayır başka türlü olmayacak
Ben sana mecburum, bilemezsin'
Attila İlhan
“Aman, kendini asmış yüz kiloluk bir zenci,
Üstelik gece inmiş, ses gelmiyor kümesten;
Ben olsam utanırım, bu ne biçim öğrenci?
Hem dersini bilmiyor, hem de şişman herkesten.
İyi nişan alırdı kendini asan zenci,
Bira içmez ağlardı, babası değirmenci,
Sizden iyi olmasın, boşanmada birinci...
Çok canım sıkılıyor, kuş vuralım istersen.”
― Ülkü Tamer, Güneş Topla Benim İçin
Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda;
Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?
Bilmezdim şarkıların bu kadar güzel,
Kelimelerinse kifayetsiz olduğunu
Bu derde düşmeden önce.
Bir yer var, biliyorum;
Her şeyi söylemek mümkün;
Epeyce yaklaşmışım, duyuyorum;
Anlatamıyorum.
Orhan Veli