Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Mihriban Bağaçlı

Mihriban Bağaçlı
@MihribanFurkan
Göktürk
Türkçe Öğretmeni
Lisans
Erzurum
Erzurum
12 okur puanı
Aralık 2020 tarihinde katıldı
Geçtiğimiz yıllarda Samanyolu TV de yayınlanan ve o zaman için Türk seyircileri ekran başına kitleyen “ Sırlar Dünyası “ adlı dizi Amerikalı Evanjelistlerin hazırladığı bir propaganda serisinden uyarlanmıştır: “Miracles and OTher Wonders…” Türkçesi “Mucizeler ve Diğer HAyret Edilecek olaylar “ olan Amerika yapımı bu dizi zamanın üst düzey FETÖ’cüleri tarafından Türkiye’ye Sırlar Dünyası isimli uyarlamasıyla girmiştir.
Reklam
Çocuğunuzu iki yaşında Tom ve Jerry’ e teslim edersiniz. Çocuğunuz Pembe Panter. 101 Dalmaçyalı ve Sindirella ile büyümeye devam eder. Okula başlayınca karşısında Özgür Willy, Beethoven ve Aslan Kral’ı bulur. Liseye başlayınca ( lütfen şimdi kullanacağım tabiri mazur görün) evet liseye başlayınca ise , Amerikan Pasta’sı seri filmiyle birbirlerini nasıl yatağa atmaları gerektiğini öğrenen yeniyetme gençler yetişir ve nihayetinde hep birlikte oturup ailecek Yeni Dünya Düzeni ve Tek Dünya Devletli formatlı Yüzüklerin Efendisi’ni izlersiniz.
Ünlü Yahudi para baronu olan, dünyadaki halk isyanlarının perde arkasındaki isim olarak bilinen Soros, Netflix’te hisse ortağıdır.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Hollywood, öpücüğünüze iki milyon dolar, ruhunuza ise iki dolar veren yerdir. Marilyn Monroe
Nitekim İranlı din adamlarından Muhammed Rıza Zairi, “ Biz ‘ Kahrolsun Amerika!’ sloganları atarken, çocuklarımız Hollywood filmleri izlemek ve bilgisayar oyunları oynamakla meşguldü.” der.
Reklam
Düşmanımızın bizim gibi düşünmesini sağladıktan sonra savaşmamıza ne gerek var ?
Gençlik, yaşlıların aynasıdır! Aynadakini beğenmeden aynadan değil kendisinden hesap sormalıdır!
… kamçı ve ayna da ayinlerde önemli rol oynar. Doğu Türklerinin hala “küzüngü” dedikleri aynanın yardımıyla kam veya oyun fala bakar, geleceği söyler, tedavi eder. Ayna hastalıklara sebep olan ruhların görülmesi ve hastalığının sonucunu öğrenmede bir araçtır. Mesela Türkistan da bazan çocukların yastığının altına nazardan, korkudan ve kötü güçlerden sakınmak gayesiyle ayna konulmaktadır.
… Hatta 16.asra ait bir seyahatnamede Erbil’de ki Şeyh Safi’nin sandukasının bulunduğu mabede girerken kim eşiğe basarsa çok ağır bir cezaya çarptırılır, deniyor. Günümüzün semavi dinlerinde olduğu gibi tarihteki Türklerin inançlarında muhtemelen insanı, aileyi ve milleti kontrol ederek izleyen melekler mevcuttu. Hak dinlerdeki bu meleklerin insanın sağında ve solunda yer almalarına benzer bir şekilde evlerinde kapı veya eşiklerin sağında, solunda beklediklerine eski Türkler kanaat getirmişlerdir. Buna bağlı olarak günümüzde Türklerin evlerinin içerisine girerken eşiğe basmamaya özen gösterdiklerini düşünmekteyiz.
Eski Türklerde ocağın kutlu olduğunu göstermesi bakımından bir gelenek de şudur: yeni gelin aileye katılırken yine bir takım törenlerle karşılanmakdaydı. Buna göre gelin çadıra girmeden önce eşiğin önünde durur yanına ailenin büyüklerinden biri gelirdi, sonra başından tutularak eşiğe basmadan içeri dahil olması sağlanırdı. Ona üç defa eşik öptürülür ve ocağın kenarına götürülüp üç defa başını ocağa vur denilir, ateşin üstünden atlatılır veya ocaktaki küle ayağıyla bastırılırdı. Merasim bitince ailenin yaşlısı evimizde kalacak derdi. Bu geleneğe bağlı olarak kısaca eşik meselesi üzerinde durmak istiyoruz eski Türkler ailenin yaşadığı mekanları kutsal görmüşlerdir dolayısıyla toplumun ve devletin temelini teşkil eden ailenin günlük hayatlarını sürdürdükleri yerler onlarca mübarekti.
Reklam
6.yy da Kök Türklere gelen Bizans elçilerinin fena düşüncelerden arındırmaları için bir- iki kamın ellerindeki yanan dal parçalarıyla onların etrafında döndükleri ve ateşten atlatıldıkları Bizans kaynaklarında kayıtlıdır. Moğollarda da bu adet görülür ki on üçüncü asrın ikinci yarısına doğru Moğol hanının yanına gönderilen Hrıstiyan elçi ve papazların bütün kötülüklerden uzaklaştırılmaları gayesiyle ateşten atlatıldıklarını bilmekteyiz. Hatta müslüman Türklerde de bunlar gelenek halinde yaşamaktadır. Türk dünyasının pek çok yerinde Nevruz ateşinin külleri hem insanlar, hem de hayvanların barınaklarının eşiklerine serpilir ki yıl boyu hastalık, kötülük ve uğursuzluklardan insanlar uzak kalsınlar. Anadolu da Hıdırellez şenlikleri sırasında ateşler yakılır ve yaşlı-genç herkes bunun üzerinden atlar. Bu sırada insanlar “ağurluğum, uğurluğum bunun içine “ der.böylece yıl boyunca hastalıktan ve uğursuzluktan uzak kalınacağına inanılır.
Eskiden yeni gelinler küle de bastırılırdı, bu da yine ocağı tüttürmeyle alakalı idi. Türklerin itikadına göre ateş her şeyi temizler, kötü ruhları kovar ve bu yüzden de hemen hemen onların hayatında ateş bir şekilde yer alır.
Güneş bütün evreni , Türk’ün bayrağı ise vatanını, dünyayı aydınlatan bir ışıktır. Belki bu yüzden Oguz Kagan Destanı’nda “güneş bayrak olsun gök çadırımız” ( kün tog bolgıl, kök kurıkan) diye boşuna söylenmemiştir.
… taraflar kılıcı ellerine alıp “ sözümüzden dönersek kök girsin, kızıl çıksın “
… kurt başkalarının artığı ve leşe tenezzül etmez. Eşiyle birlikte gezer ve asla insanoğlu tarafından ehlileştirilmez.
41 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.