Kendinle yaşamayı öğrenmelisin. Dön ve arkana bak, onun için kendini ertelediğin herkes, hiç olmamışsın gibi hayatına devam ediyor. Şu an mutsuzluğuna sebep olan herkes, başka yerlerde mutlu, hayatına devam ediyor. Hiç unutamadığın her neyse, aklının ucundan bile geçmiyorsun. Hayatına devam et ve gülümsemeyi erteleme. Güzel anılar biriktir, sev, sarıl. Tadını çıkar şu anın. Ve unutma belki bin kez daha hüsrana uğrayacaksın fakat bu her şeyin güzel olmayacağı anlamına gelmez. İyisi ve kötüsüyle güzeldir hayat. Biraz acı olmadan, mutluluğun ve yaşamın kıymetini bilemezsin. Kurtul yüklerinden, azad et kendini ve kendini sevmekle başla. Zaten sana ait olan, döner durur seni bulur. "Git" desende, yanında olmak isteyen yanında olur. Yanında olmak varken, gitmeyi seçenler için üzülmeye değmez. Bir kez yaşayacaksın, henüz fırsatın varken tadını çıkar, tadını kaçırmadan.
Şiirler nota gibidir.
Bir araya geldiklerinde kalbin orkestrasını oluştururlar.
Ne kadar okursan ve sorgularsan,
Hayatın içinde o kadar anlam ve renk bulursun.
Üçüncü Netice: Hırs, ihlâsı kırar, amel-i uhreviyeyi zedeler. Çünkü, bir ehl-i takvanın hırsı varsa, teveccüh-ü nâsı ister. Teveccüh-ü nasi
mürâat eden, ihlâs-ı tâmmı bulamaz. Bu netice çok ehemmiyetli, çok cây-ı dikkattir.ı
Elhâsıl, israf, kanaatsizliği intâc eder. Kanaatsizlik ise, çalışmanın
şevkini kırar, tenbelliğe atar, hayatından şekva kapısını açar, mütemâdiyen şekva ettirir. (Hâşiye-3) Hem ihlâsı kırar, riya kapısını açar.
Hem izzetini kırar, dilencilik yolunu gösterir.
ALTINCI NÜKTE
iktisat ve hissetin çok farkı var. Tevâzu, nasilki ahlâk-ı seyyieden
olan tezellülden mânen ayri ve sureten benzer bir haslet-i memdühadir. Ve vakar, nasilki kötü hasletlerden olan tekebbürden manen ayn
ve sureten benzer bir haslet-i memdühadir. Oyle de, ahlak-i aliye.i
Peygamberiyeden olan ve belki kâinattaki nizâm- hikmet-i Ilahiyenin
medarlarindan olan iktisat ise, sefilik ve bahillik ve tama'kârlik ve hırsın bir halitasi olan hisset ile hiç münâsebeti yok. Yalnız sureten bir benzeyiş var.
Ey ehl-i îmân! Bu müthiş düşmanlarımıza karşı zırhımız, Kur'ân tezgâhında yapılan takvadır . Ve siperiniz Resûl-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâmın Sünnet-i Seniyyesidir . Ve silahınız, istiâze ve istiğfar ve hıfza-I İlâhiyeye ilticadır .
“Zamanın icâbı ve zarureti ne ise onunla meşgul olmak lâzımdır . Zikir ve murâkabe, bir müslümanı huzura kavuşturacak olan bir hizmet bulunmadığı zaman yapılır . Bir insanın sıkıntısını giderip gönlünü kazanmaya vesile olcak olan hizmet ; zikir ve murâkabeden daha önce gelir. Bazıları nâfile ibadetle meşgul olmayı hizmetten daha mühim zannederler . Hizmetin semeresi, gönüllerde muhabbet ve huzurun yeşermesidir. “Kalpler kendisine iyilik eden kişiye muhabbet besleyen bir tabiatta yaratılmıştır. “ sözü bunu açıklamaktadır . Nâfile ibadetlerin neticeleri , mü’minlerin sevgisinin neticeleri ile asla bir olamaz . Ben bu yolu sûfilerin kitaplarından öğrenemedim , halka hizmet ile elde ettim ..”
Mîr Abdülevvel , Mesmû’ât , İstanbul 1993