Gel hemşerim, güneşe karışalım
Geceden ve hüzünden azade
Bize yalnızlığını versin
Herkes, daha ziyade
Uykusu bal gibi tatlı
Yüzünde gezelim, yorgun bir fakirin
Kanını emelim alnında
Ölüm hakkındaki fikrin
Biz, insanlara ve eşyalara hayran
Biz, her zaman kovulmuş
Ceddi, şahinlere, kartallarla beraber
Bir lahza kuş!
Küçük hayatımızda bulunmaz
Kin, gurur
Küçük hayatımızda ve bir cam üstünde
Aydınlığın rüyası bulunmaz
Akar gönlüm, kâğıttan yapılmış o kayıklar gibi
çocukluğumun üstünde akar,
Seyrederim ruhumun
sonralar dünyasına gömüldüğünü.
Bir tatil akşamında yaşayan o büyük yalnızlıklar,
Sevgilinin gelmediği o ilk randevuların hüznü.
Karanlıklar gibi geçer karanlıklardan
Gece yarılarından sonra eve dönüşler.
Sarhoşlukların bitmesinden evvelki ebedi an;
Ve o demetler ki çiçekleri hatırlanır birer birer.
Eski sükûnların bir sahile dalga dalga uzanması,
Ayrılıklardan sonra o gönül göllerindeki rüzgâr.
Bazı mısraların manasından sonra
duyulan insanlık yası,
O havuzlu bahçelerde, biten son şarkılar.