Can Yücel`i, Attila İlhan'ı, Nurullah Genç'i gördü ve kendisine şair demeye utandı. O yalnızca bir şiir sevdalısı en fazla ise şiiryazar. Ayrıca evli ve bir kız çocuğu babası. Ve
Bir çocuğun bir kaptanı deryaya dönüştüğü şahane bir yolculuktu. Keşke bitmeseydi dedim. Dili yer yer ağırdı, sadeleştirilip yazılsa daha iyi olurdu. Sonuna doğru yazarın dinler hakkındaki yorumlarını benimsemekle birlikte tarihe ışık tutan bir yapıt olmuş.
Uluç ReisHalikarnas Balıkçısı · Bilgi Yayınevi · 2016346 okunma
Ahmet Ümitin okuduğum 7. Veya 8. Kitabı. Oldukça sürükleyici ve akıcı. Zaten Ahmet Ümitin kitaplarından akıcı olmayanı hatırlamıyorum. Yine karakterlerle aramda derin bir bağ kurdum. Yine tasvirleriyle karşımda bir sayfa değil sinema perdesi gördüm. Polisiye bir kitap yazarken işin teknik kısımlarını araştırarak yazmak yazarın işine saygısını gösteriyor. Ben de yazarın, yazarlığının karşısında saygıyla eğiliyorum.
Kırlangıç ÇığlığıAhmet Ümit · Yapı Kredi Yayınları · 201931,4bin okunma
Kanlı ve haklı bir devrimin, kanlı ve haksız bir devrime dönüşmesini, zulme uğrayan insanların gücü ele geçirince daha beter zulm etmesini ve insanı derinlemesine anlatan güzel bir kitap.
Kitabı çok merak ediyordum. Öncelikle yazarın hayal gücünü ve kalemini çok beğendiğimi söylemek isterim. Yazarın hayal gücü ve konunun ilerleyişi 1984 kitabı ile büyük benzerlikler içeriyor. Spoiler: Yazarın gücün, güce sahip olanları nasıl etkilediğini ve değiştirdiğini hayvanlar üzerinden basitçe ve oldukça akıcı bir biçimde anlattığı bu kitabı herkese tavsiye ederim.
Hayvan ÇiftliğiGeorge Orwell · Venedik Yayınları · 2020245,7bin okunma
Boş bir zamanda, boş bir kafa ile ağır ağır okunması gereken bir kitap. Savaş felsefeleri anlatılmış olsa da içerisinde hayata dair de geniş felsefeler bulabilirsiniz. Anlatım tarzı nedeniyle akıcılığı biraz zayıf geldi.
Savaş SanatıSun Tzu · Yakamoz Yayınları · 202038,6bin okunma
Yine insanın iç dünyasını anlatan bir eser. Biraz Satre'nin Bulantı'sını biraz da Kürk Mantolu Madonna'nın Berlin'deki Raif'ini hatırlattı bana. Ancak edebi olarak bu saydığım kitaplara göre bir tutam eksik kalmış. Yine de sizi okuduğunuza pişman etmeyecek bir eser.
Kitap beni çocukluğuma götürdü. Ve kitabı ben değil sanki çocukluğum okudu. Çocukluğum Zeze'nin yerini aldı. Onun yerine dayak yedi, ağladı, kızdı, isyan etti ve yaramazlık yaptı. Onun yerine sevdiğini kaybetti ve ölmek istedi. Bu kitabın filmini de izlemiştim ama bana şuandaki duygularımın yarısını bile yaşatmadı. Ayrıca kitabı bana hediye eden Vaveylâ Hanım'a şükranlarımı sunuyorum.
Şeker PortakalıJosé Mauro de Vasconcelos · Can Yayınları · 2022229,4bin okunma
Bu hayatta bazen hak aramanın ne kadar yorucu, yıpratıcı ve zararlı olduğunu gösteren bir başyapıt. Bazen susmak hakkını aramaktan daha az meşakkatli maalesef. Oldukça gerçekçi bir yaklaşımla yazılmış. Kendinizi karakterlerin yerine koymamak mümkün değil. Ve sona yaklaştıkça kitabı elimden bırakamadım.
GerminalEmile Zola · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 201910,8bin okunma
Basit bir anlatım. Kısa ve net bir konu. Bir roman değil de hikaye türüne giriyor sanki. 150 karakter, 150 karakter, 150 karakter, 150 karakter, 150 karakter.
Kitabın anlattığı Tarih ile benim öğrenim hayatımda karşılaştığım Tarih arasında ciddi farklılıklar var. Ancak edebi olarak değerlendirmek gerekirse. Ahmet Ümit farklı bir anlatım tarzı denemiş. Alışageldiğim Ahmet Ümit kitaplarından akıcılık konusunda bir seviye geride olsa da ortaya yine muazzam bir eser çıkmış.
Artık Ahmet Ümit kitabını elime alınca, akıcı mıdır diye düşünmeme gerek yok. Kesinlikle akıcıdır. Okuma zevkinin çok yüksek olduğu bu kitabı konunun birden değişmesine rağmen keyifle bitirdim. Kitapta derin bir mana yahut sorgulama bulamama rağmen karakter analizleriyle bu analizlerdeki gerçeklikle beni hoşnut bıraktı. Tavsiye edilir...
Kitap konu ve kurgu yönünden başarılı sayılır. Ancak istediğim akıcılığı ve sürükleyiciliği bulamadım. Fakat konusunun güzelliği nedeniyle yine de tavsiye edilir.
Spoiler içerir.
Ben bu kitaba farklı bir açıdan bakacağım müsadenizle.
Gregor Samsa ailenin yükünü taşıyan erkek evlattır. Bir sabah işe gitmesi gerekirken kendini yatalak ve dilsiz olarak bulur. Bu durum ailesinde derin bir üzüntüye neden olur. Annesi duygusal olarak bunu kaldıramaz ve Gregorun odasına bile girmez. Gregorun beslenme ve altının temizliği gibi işlerle kızkardeşi ilgilenir. Babası ise bu yaşında çalışmak zorunda olduğu için Gregora sitem eder. Gregorun günleri üzüntü içerisinde geçmektedir. Tüm günü yatağında yatarak, tavanı izleyerek ve bazen de tavanda gezdiğini hayal ederek geçirir. Tüm aile bu durumdan bıkmış ve Gregordan kurtulma niyetindeydenken Gregorun ölümü sonrası rahat bir nefes alırlar.
Sürrealist yazıdiliyle yazılmış konusu oldukça realist bir eser. Çok yerinde psikolojik ve sosyolojik incelemeler içeriyor.
DönüşümFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022222,1bin okunma
Felsefi kitapları sevmem normalde. Ancak kitap ilgimi çekti ve hayatı yeniden sorguladım. Bazılarımız çok fazla derdimiz olduğunu düşünüyoruz. Ekmek parası, aile sıkıntıları, hastalık, sosyal ilişkiler vb.. Kitabı okuyunca en büyük derdin dertsizlik olabileceğini düşündüm. Ve acıdım kahramanımıza, intihar eden bir insana, acılar içinde inleyen bir hastaya acıdığımdan daha çok acıdım belki de...
BulantıJean-Paul Sartre · Can Yayınları · 202122,7bin okunma
Çok fazla akıcı değil. Ayrıca içerisinde eski kelimeler fazlaca mevcut. Buna rağmen kitapta müthiş felsefi yaklaşımlar ve müthiş psikolojik incelemeler, tespitler mevcut. Kesinlikle okuyun.
İçimizdeki ŞeytanSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2019170,9bin okunma
Öncelikle kitabı imzalı olarak gönderen sayın yazarımız ve sevgili iyi niyet elçimiz Dua'ya teşekkürlerimi sunuyorum.
Kitaba başlar başlamaz, kitap ilgimi çekti konusu ile. Sıradan bir aşk hikayesi korkusu taşıdım ama fazla ilerlemeden hiçbir şeyin basit olmadığını anladım. Hikayeye konu olarak ve akıcılık yönünden on üzerinden 9 verilir rahatlıkla. Çok sürükleyici, merak uyandıran bir kitap. Ama maalesef anlatım dili için aynı şeyleri söyleyemeyeceğim. Kitap farklı karakterleri bölüm bölüm anlattığı için yer yer gereksiz tekrarlara düşüyor. Yer yer anlatım bozuklukları (özne yüklem uyuşmazlığı gibi) okuma zevkini düşürüyor. Ayrıca ağzına küfür yakışmayan Saliha'nın birkaç cümle sonra son zamanlarda çok küfür ettiğini öğreniyoruz. Ve bu beni boşluğa düşürüyor. Ancak hikayenin geneline baktığımızda, hikaye tutarlılık yönünden gayet iyi anlatılmış. Eğer kıymetli yazarımız anlatım diline biraz daha dikkat ederse gelecek kitaplarda çok kıymetli eserler çıkaracağına inanıyorum. Yine de bu kitap içinde bulundurduğu tüm teknik hatalara rağmen okunmayı kesinlikle hak eden bir kitap. Konu ve karakterler öyle sürükleyici ki benim gibi anlatım dili ile ilgili takıntılarınız yoksa çok daha fazla keyif alarak okuyabilirsiniz.
Bu arada kitapta çoğu yerde gözlerim doldu :(
*İpucu içerir*
Ah Nalan ah!
Benim için çok sıkıcı başladı kitap. Bambaşka bir dünyadan bahsediyordu zira. Ancak okudukça alıştım ve kitabı elimden bırakamadım. Dahası gece aklımda Winston vardı. Winston şimdi ne yapıyor? Bir çırpıda bitirdim. Ben işyerinde okudum. Ama sakin bir kafayla okunması gereken, derin anlamlar içeren bir kitap. İleride tekrar okumayı düşünüyorum. Ben tasvirleri yeterince kuvvetli bulmadığım için 1 puan kırdım. Kesinlikle okuyun derim.
1984George Orwell · Can Yayınları · 2019165,3bin okunma
Ahmet Ümit sevdiğim, beğendiğim bir yazar daha önce bir çok kitabını okudum. Merakla okumaya başladım. Sonra Ali'den, Zeynep'ten ve Başkomiser Nevzat'tan bahsetti yazar. O an bir sevinç duydum. Sanki daha önceden tanıdığım ve sevdiğim insanlarla karşılaşmışım gibi. Kitabın başlarındaydım ama ortalarındaymış gibi hissettim kendimi. Akıcılık yönünden ilginç bir kitaptı. Kitabı kolay bırakıyordum elimden belki de bu karakterlerle daha önce defalarca vedalaştığımdan. Ama kitap beni 568 sayfa boyunca bir kere bile sıkmadı. Ayrıca yazarın gözlemleri her zamanki gibi çok güzeldi. Gerek ikili insan ilişkilerini gerek sosyal duyarlılıkları çok güzel izah etmiş. Siz bildiğimiz polislere benzemiyorsunuz lafını defalarca duydum bu kitapta. Önyargıların nasıl kırıldığını, pislik içindeki mafya babalarının bile rüşvet ve yolsuzluktan uzak işini yapan bir polise (beyoğlunun en güzel abisine) nasıl saygıyla baktıklarını gördüm. Ben çok beğendim. Sizin de beğenmeniz dileğiyle...
Kitap bence siyasi olarak savunulmuş. Ve bu yüzden fazlaca şişirilmiş. Osmanlıyı gerek halk gerek yönetim yönünden kötülemiş durmuş. Ne anlatım olarak ne verdiği mesaj yönünden ben ustaca bir duruş, dokunuş göremedim. Kesinlikle tavsiye etmiyorum.
Engereğin GözüZülfü Livaneli · Doğan Kitap · 201916,2bin okunma
Aslında gerçekten bu kitabı incelemeye kalkışsam yeni bir roman yazmam gerek sanırım bu yüzden fazlasıyla özet geçeceğim. Hiç çekinmeden 10 puan veriyorum. Muhteşem bir başyapıt. Bir aşk bu kadar güzel anlatılabilirdi. Muhteşem bir aşkın önünde durmaya çalışan elalem ne dercilik. Kitapta olumsuz bulduğum tek nokta cinselliğin fazla ön plana çıkması. Anlatılan cinselliğin yüzde 10u anlatılsaydı, konu daha ön plana çıkardı. Ama konu öylesine güzeldi ki yine de puan kırmaya gönlüm razı olmadı. Ayrıca beni duygusal olarak en fazla etkileyen kitaplardan bir tanesi.
Bir kitap bu kadar mı kötü çevirilir. Mevlana Hazretlerini çok seven bir Konyalı olarak ben tahammül edemesiysem kimse de edemez sanırım. Hikayeler mesaj gereği çok güzel ama yazım dili de bir o kadar kötü. Ki bu bazı hikayelerde mesaja bile ket vurmuş. Zaman kaybı bence.
Kitap roman karakterlerinin birinin ağzından yazılmamış 3. Şahıs tarafından anlatılıyor hikaye. Buna rağmen sanki hikayenin içinde olduğunuzu hissediyorsunuz. Ve muazzam bir akıcılığı var. Kesinlikle tavsiye ederim.
Kitap ilk başta konu olarak çok sıkıcı ve klasik geldi ama dil olarak çok akıcıydı. Bu yüzden sıkılmadan okudum. Ortalara geldikten sonra ise kitabı elimden bırakamadım. Çünkü merak ediyordum. Bir yandan Alex'e yapılanları oh olsun diyerek gayet meşru bulurken (çünkü hak etmişti), bir yandan da Alex iyileştiğinde yani zihinsel olarak, nedense çok sevindim. Ama en çok kitabın sonunda Alex'in artık iyilikle kötülüğü kendi benliğiyle ayırt ettiği anda sevindim. Bence çok başarılı bir kitap ve okunması gerek...
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200991,5bin okunma
Bu kitap akıcılıkta bir marka olmalı bence ya da akıcılığın sembolü filan. Ya da oran bildiren yeni bir birim. Mesela bir kitabın akıcılığını tarif ederken İstanbul Hatırasının 10da biri denebilir. Ya da Coğrafyada Desi yerine İstanbul Hatırası kullanılabilir. Yazarın kalemine sağlık...
İstanbul HatırasıAhmet Ümit · Everest Yayınları · 201935,2bin okunma
Şuana kadar hiç gerilim-korku türünde bir eser okumamıştım. Okumayı da düşünmüyordum ama Stephan King kötü bir eser yazmamıştır diye düşünürek eseri elime aldım. Aldım ve de bırakamadım. Gerçekten korkuyu ve gerilimi iliklerime kadar hissettim. Ayrıca karakterler ve davranışlarının anlatımı, gerçekliğe yakınlığı konusunda yazar ustalığını sergilemiş. İlk korku-gerilim kitabım olduğundan okurken biraz yabancılık çektim ama bundan sonra korku-gerilime antipatiyle değil sempatiyle bakacağım...
Hayvan MezarlığıStephen King · Altın Kitaplar · 201911,7bin okunma
Bir bardak çayla bir solukta okunacak bir roman. Hayatı anlatıyor. Küçük bir çaycının başına gelenleri anlatıyor. Çayı anlatıyor. Çayın samimiyet demek olduğunu anlatıyor. Sanırım bu yüzden de edebi bir dille değil de samimi bir şekilde yazılmış. Gayet başarılı.
Önsözden: İlk kitabım olduğundan ve henüz kendimi bu alanda yeteri kadar usta görmemem nedeniyle şiire dair makaleler yazamam ama bir okuyucu olarak şiire dair bir şeyler söylemek gerekirse; aynı tanımı ifade eden yüzlerce farklı cümle kurulabilir. Ancak ben şiirin ne olduğundan ziyade nasıl olma(ma)sı gerektiğinden bahsedeceğim. Şiiri, hikayeden
Her cümlesini merakla iştahla okutan bir kitap. Bir kadının isyanını, aşkını, içinde bulunduğu psikolojiyi bu kadar hissedebilirsiniz. Gerek karakter analizi gerek bilgeliğe dayalı hayata dair ipuçları veren anlamlı sözler. Korkuyu zaman israfı bilinmeyen bir kadının mektubunu ise kesinlikle okunması gereken bir eser olarak görüyorum.
İlk okuduğum kitabı Korku;
Oldukça sade gerek karakter gerek olay yönünden birkaç kişi arasında geçen yalın bir konu. Bırakın bir merak cezbetmeyi bir kafa karışıklığına neden olacak ne bir karakter zenginliği var ne de olay. Betimlemeye, tasvire hiç değinmiyorum bile. İçi boş bir pasta gibi. Konu sıradışılıktan o kadar uzak ki kitabın çeyreğine geldiğinizde sonunu tahmin edebiliyorsunuz. Bir umut bekledim farklı bir olay yaşanacak mı diye. Ama nafile.
KorkuStefan Zweig · Türkiye İş Bankası Yayınları · 2022102,6bin okunma