Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Oğuzhan Akgül

Söz Hunilerine..
Peygamber Efendimiz (sav) "söz hunilerine yazıklar olsun" buyuruyor. Yani bu cümleyi, nasihatler bir kulağından girip bir kulağından çıkanlar için kullanıyor. Ancak olmamız gerek "belleyen kulak"; yani öğrendiklerimizi hayatımıza aksettirmektir.
Sayfa 266Kitabı okudu
Reklam
Son Nefes Endişesi
Hz. Yusuf (as), Peygamber olduğu halde bile son nefes endişesi taşıyor. Bunun için de dua ediyor. Bunun için Yusuf Suresi 101.ayetini okumanızı öneririm n
Sayfa 275Kitabı okudu
Kulluk - Akıl
Kadîm geleneğimizde, insan üç türlü kullukla yükümlüdür: taabbüd, tefekkür ve tezekkür... Taabbüd ameli, tefekkür fikri/düşünceyi, tezekkür ise irfânı meydana getirir. Bu üç kavram, geleneğimizde üç farklı bilim dalının da ortaya çıkış nedenidir: Fıkıh-kelâm/felsefe-irfân... İnsan aklının kemâli de bu üç kulluğun niteliğine bağlıdır. Bu nedenle, ulemâ ve urefâ akılda, ilimde ve ibâdette tatili caiz görmezler; çünkü akılda tatil bizi insanlıktan çıkarır; ilimde tatil hayattan koparır; ibâdette tatil ise kulluktan eder. Başka bir deyişle, akılda tatil saâdeti, ilimde tatil siyâdeti, ibâdette tatil ise selâmeti yok eder. Aklı, insan için ışık gibi kabul eden kudemâ şöyle der: Işığını kaybeden, geceye/karanlığa kalır; geceye kalmak geçe kalmaktır, gecikmektir.
Sayfa 114Kitabı okudu

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
İslam hem mana hem de maddi bir medeniyettir.
İslâm felsefe-bilim geleneğini incelerken, maddi kültürü ihmal ediyoruz; "İslâm, manevî bir medeniyettir."; "İslâm, bir vicdan medeniyetidir." gibi söylemler, tek başlarına bir anlam ifade etmezler. İslâmın maneviyât anlayışı Hint mistisizmi ile karıştırılmamalıdır. Nitekim Ahmed Gazâlî'nin tasavvufi gelenekte gerçekleştirdiği en büyük şey, mistik tecrübeyi, Hint tecrübesinden farklı olarak belirli bir makûliyetin içinde tutmaktır. Bu makûliyeti en iyi İbn Arabî'nin şu cümlesi vurgular: Muhayyilen atın, süvarisi akıl olsun... Süleymaniye Camii, gönül ile inşâ edilmemiştir; tersine o gönlün üzerine kurulduğu son derece dakîk bir maddi kültür mevcuttur ki, o dakiklik vicdana da bir sahihlik kazandırır. İslâm bir gönül/vicdan medeniyetidir; Batı bir madde medeniyetidir gibi düaliteler düşüncenin değil, tembelliğin eserleridir. Çünkü daha önce Gazâlî ve Aşık Paşa'dan hareketle işâret edildiği üzere, madde olmadan manâ olmaz.
"Maziyi tahattur (hatırlayarak) ederek yâd etme, âtiyi (geleceği) hayal kurarak şâd etme, alacağın bir nefes, onu da berbåd etme."
Reklam
"En hayırlı olmanın üç tezahürü, üç göstergesi de ayet-i kerîmede emir bi'l-ma'ruf, nehiy ani'l-münker ve iman-ı billah olarak tespit ve ilan edilmektedir."
Tabiun neslinin ileri gelen alimlerinden 'Şamlıların Fakihi' diye tanınmış İmam el-Evzai der ki: "Resûlullah'ın ashabının beş özelliği vardır: Cemaati iltizam/tercih(vahiy öncelikli yaşamak), sünnete ittiba, mescidleri imar, Kur'ân tilâveti ve Allah yolunda cihad”
Sahabe için cihad: "sürekli bir hayat eylemi", "hayat biçimi"
Sahâbe-i Kirâm'ın radıyallahu anhüm cihadı şu şekildedir: İman Sabır Tebliğ Hicret Savunma harbleri Silahlı mücadele
Ashabın radıyallahu anhüm cihad aşkı. Allah rızasını kazanma arzusu.
"... , dördüncü halife Hz. Osman'ın bir beyanı, sahâbîlerin Allah yolunda cihad öncelik ve özelliklerini gözler önüne sermesi açısından fevkalade ilgi çekicidir. Osman radıyallahu anh diyor ki; "Çevremden uzak olmanızı istemediğimden dolayı, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'den duyduğum bir hadisi sizden saklamıştım. Sonra herkesin kendi tercihi ni ortaya koyabilmesi için onu size rivayet etmem gerektiği kanaatine vardım. Efendimiz; "Allah yolunda bir gün sınır bekçiliği yapmak, diğer yerlerde geçirilecek bin günden daha hayırlıdır" buyurdu.""
Reklam
Rasulullah Alehisselam'ı adım adım takip. Sünnet hassasiyeti.
"Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem kendisine bir yiyecek sunulduğunda ondan tadar, artanı bana gönderirdi. Birgün içinde sarımsak bulunan bir kap yemeği hiç el sürmeden iade etti. Bunun üzerine kendilerine gittim ve: - Sarımsak yemek haram mıdır? diye sordum. - "Hayır, haram değildir; ancak ben kokusundan hoşlanmıyorum" buyurdu. Ebû Eyyûb el-Ensârî, kısa bir süre sustuktan sonra dudaklarından şu cümlenin döküldüğünü bildirmektedir: "O halde sizin hoşlanmadığınızdan ben de hoşlanmıyorum!""
Rasulullah Alehisselam'ın aynası gibi bir nesil:
"... Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretleri Mısır'da bulunduğu bir sırada, birgün Mısır vâlisi Ukbe b. Amir (58/678) akşam namazını biraz geç kıldırmıştı. Bunun üzerine Ebû Eyyûb: -Bu ne haldir ey Ukbe? dedi. Ukbe: Devlet işleriyle meşgüldüm, dedi. Bu defa Ebû Eyyûb: - Senin bu hareketini insanların, "Hz. Peygamber'den böyle görmüştür" diye değerlendirmesinden korkuyorum. Halbuki Resûlullah sallallahu aleyhi ve selem: "Akşam namazını yıldızların gökte gözüktüğü ana tehir etmedikleri sürece ümmetim hayır -bir rivayette sünnet- üzere devam eder" buyurmuştur, dedi."
"Yetişmeleri açısından "sohbet nesli"; kimlik ve kişilikleri bakımından "Kitap ve Sünnet nesli" diyebileceğimiz sahabeler... "
"... eski bir İstanbul hamamı kitâbesinde şu mânidar beyt yazılıydı: Tıynetin nâ-pâk ise, hayr umma sen germâbeden, Evvelâ tathir-i kalb et, sonra tathîr-i beden! Yani; "Kötü huylu ve bozuk karakterli bir kimse isen, ha mamdan bir hayır bekleme! Temizlik istiyorsan evvelâ kalbini te mizle, sonra da bedenini..."
"İnsan, neyin hayırlı, neyin kötü olduğuna, nefsinin hoşlanıp hoşlanmaması ile karar vermemeli. Cenâb-ı Hak buyurur: وعسى أن تكرهوا شيئا وهو خير لكم وعسى أن تحبوا شيئا وهو شر لكم "... Sizin için daha hayırlı olduğu hâlde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu hâlde bir şeyi sevmeniz de mümkündür.." (el-Bakara, 216) Bu sebeple, ölçü Allâhın rızâsı olmalı. Kul, değişen şartlar altında daima tevekkül ve rızâ üzere bulunma gayretinde olmalı."
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.