1000Kitap Yapılan güncellemelerde sitenin özgünlüğü kaybediliyor. Burada bir okuyucu kitlesinin oluşmasının nedeni görsellik, çekiliş ve reklam görmek değildir. Sitenin adında kitap olduğunu unutulmamalı.
”Çünkü sözcüklerin içlerinin dolu olduğuna hiçbir şüphe duymadan inananların dünyasında yaşıyoruz. Bu yüzden bu kadar kutsal şey, bu kadar kan ve gözyaşı var. Ve tabii bunları örtmek için de bu kadar imge.”
Barış Bıçakçı, Kurbağalara İnanıyorum
“Hakikaten karanlık çağlarda yaşıyorum!
İçten sözler anlamsız. Kırışmamış bir alın
taştan bir kalbe delalet. Her kim gülüyorsa
almamış demek henüz
korkunç haberleri
Ah, ne biçim bir çağdır bu
Ağaçlardan bahsetmek adeta suç
Haksızlığa sessiz kalındığı için!
"Günümüz toplumlarında insanın uyku saatlerinin dışındaki hali ayrıntılarına varana dek düzenlenmekte olduğu için, gerçek bir kaçış, ancak uyumakla ya da delilik içinde olabiliyor.”
“Zamanımızın gerçek bireyleri, kitle kültürünün kof, şişkin kişilikleri değil, ele geçmemek ve ezilmemek için direnirken, acının ve alçalışın cehennemlerinden geçmiş fedailerdir.”
"Bir çölde mi yaşıyorsun? Bana yağmurdan söz et. Karlı bir dağ başında mı yaşıyorsun? Bana denizlerden, güneşin ışıdığı yaylalardan söz et. Bir coşku yarat bende ki yenilmeyeyim günlük yaşamın çaresizliğinde."
Tüm ders notları,
akılla bir konuşmam oldu dün gece;
sana soracaklarım var, dedim;
sen ki her bilginin temelisin,
bana yol göstermelisin.
yaşamaktan bezdim, ne yapsam?
birkaç yıl daha katlan, dedi.
nedir; dedim bu yaşamak?
bir düş, dedi; birkaç görüntü.
evi barkı olmak nedir? dedim;
biraz keyfetmek için
yıllar yılı dert çekmek, dedi.
bu zorbalar ne biçim adamlar? dedim;
kurt, köpek, çakal makal, dedi.
ne dersin bu adamlara, dedim;
yüreksizler, kafasızlar, soysuzlar, dedi.
benim bu deli gönlüm, dedim;
ne zaman akıllanacak?
biraz daha kulağı burkulunca, dedi.
hayyam'ın bu sözlerine ne dersin, dedim:
dizmiş alt alta sözleri,
hoşbeş etmiş derim, dedi.
Neyi yaşıyoruz şu anda
Nelerle sığmıyoruz dünyaya
Aşktan
Öfkeye geçiriyoruz birdenbire
Sevinçten üzüntülere
Durgunluktan coşkulara koşuyoruz
Coşkulardan
Mutsuzluğa gömülüyoruz sessizce
Ve yaşıyoruz böylece her yılı
Koskoca bitmez bir saniyede
Bu çelişkili yürüyüşler içinde
Bizden ne kalır ki geriye
Bir ölenle ölebilmek
Bir gülenle gülebilmek
Mutluluğuna sevinmek insanlığın
Kan ağlamak ölümlerine
Ve Afrika'lı kapkara bir acıyı
Duyabilmek bembeyaz yüreğimizde
Adnan Yücel
Tepesinde olman gerektiğini düşündüğün bir piramide tırmanır gibi yaşıyorsun. Canlı ya da cansız diğer olan her şeyle ilişkin bu şekilde. O yüzden ya yukarıda gördüğünü taklit ediyorsun ya da aşağıda gördüğüne tahakküm etmeye çalışıyorsun.
Kadının mavi bir cildi vardı.
Erkeğin de öyle.
Erkek gizledi bunu.
Kadın da öyle.
Arayıp durdular hayatları boyunca
Kendileri gibi mavi olanı.
Günün birinde birbirlerinin yanından geçtiler
Ve bunu asla bilemediler.
Sevgili Kurtar Tanyılmaz hocamla çalışmış olduğumuz "Kalkınma ve inşaat sektörü: Türkiye örneği" başlıklı yazımız Ardahan Üniversitesi
İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi'nde yayınlandı. Meraklısına :)
dergipark.org.tr/tr/download/art...