gözlerinden içime bir şiir damladı kan kırmızı
onu al bana ellerini ver
bir denizin dibindeyim şaşkınım,
sanki buğulu bir ateşin ortasında dilim
vurgunlar yedim en kalabalık yerimden
zehirlere bulandı
ağzım, dilim, kelimelerim
yazılarında elim nedamet yıldızları
bunları sen mi yazdın çocuk
kelimelerinde dalgın bir yalnızlık
sözlerinde yaman baş
Boynumuz ağrıdı batıya bakıp durmaktan!
Üstelik batının mil çektiği gözlerle bakıyoruz batıya…
Niye?
Neye baktığımızı bilmeden…
Ama artık yeter bayım!
Yeni ve diri bir aşkınlıkla silkelenip yeni ve diri bir dostlukla birbirimize göz, kulak ve dil olmalıyız…
Artık yeter!..
Âşıkam meftûn-u cânân olmayan bilmez beni
Hançer-i aşk ile kurbân olmayan bilmez beni
Anlamaz ahvalimi her sûfî-meşreb müddeî
Bâde-nûş-i bezm-i irfân olmayan bilmez beni
Aşığım, sevgiliye hayran olmayan beni anlamaz
Aşk hançeri ile kurban olmayan beni anlamaz
Her sofu yaradılışlı olduğunu iddia eden benim durumumu anlamaz
İrfan meclisinde şarap
Abraham Maslow tarafından 1943 yılında yayınlanan İnsan Motivasyon Teorisi (A Theory of Human Motivation) " neden entelektüeller hırslı değildir? Neden aydınlar siyasete girmiyor?" sorusuna cevap veriyor, çünkü birisi kendini gerçekleştirdiği yerde, koltuk veya unvan düşünmez
•Acın için Kur'an var.
•İsteklerin için Dua var.
•Umudun için Sabır var.
•Hüznün için Namaz var.
•Günahın için İstiğfâr var.
•Geceler için Sabahlar var.
•Zorluklar için Kolaylıklar var.
•Destek için Dostun Omzu var.
‘Ölüm günümde tabutum yürüyüp gitmeye başladı mı, bende bu cihanın gamı var, dünyadan ayrılığıma tasalanıyorum sanma; bu çeşit şüpheye düşme. Bana ağlama, yazık yazık deme. Şeytanın tuzağına düşersem işte hayıflanmanın sırası o zamandır. Cenazemi görünce ayrılık ayrılık deme. O vakit benim buluşma ve kavuşma zamanımdır. Beni kabre indirip bırakınca, sakın elveda elveda deme; zira mezar cennetler topluluğunun perdesidir. Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret. Güneşe ve aya batmadan ne ziyan geliyor ki? Sana batmak görünür, ama o, doğmaktır. Mezar hapis gibi görünür ama o, canın kurtuluşudur. Hangi tohum yere ekildi de bitmedi? Ne diye insan tohumundan şüpheye düşüyorsun? Hangi kova kuyuya salındı da dolu dolu çıkmadı? Can Yusuf'u ne diye kuyuda feryad etsin? Bu tarafta ağzını yumdun mu, aç öte tarafta.’
‘Ölüm günümde tabutum yürüyüp gitmeye başladı mı, bende bu cihanın gamı var, dünyadan ayrılığıma tasalanıyorum sanma; bu çeşit şüpheye düşme. Bana ağlama, yazık yazık deme. Şeytanın tuzağına düşersem işte hayıflanmanın sırası o zamandır. Cenazemi görünce ayrılık ayrılık deme. O vakit benim buluşma ve kavuşma zamanımdır. Beni kabre indirip bırakınca, sakın elveda elveda deme; zira mezar cennetler topluluğunun perdesidir. Batmayı gördün ya, doğmayı da seyret. Güneşe ve aya batmadan ne ziyan geliyor ki? Sana batmak görünür, ama o, doğmaktır. Mezar hapis gibi görünür ama o, canın kurtuluşudur. Hangi tohum yere ekildi de bitmedi? Ne diye insan tohumundan şüpheye düşüyorsun? Hangi kova kuyuya salındı da dolu dolu çıkmadı? Can Yusuf'u ne diye kuyuda feryad etsin? Bu tarafta ağzını yumdun mu, aç öte tarafta.’
Bu bereketli zaman dilimlerini başka şeylere feda etmeyelim...
Beratımız için başkalarının beratı için insanlığın hidayeti için fiilî ve kavlî dualarımızı yerine getirelim...
Mevlâ gecemizi mübarek, günümüzü selamet, akıbetimizi hayırlı eylesin...