Kırdıklarına aldırmayıp hep kırıldığina odaklanan, vermeye yanaşmayip sadece alma peşinde olan, gördüğü iyilikleri görev görüp sıradanlaştıran, kendini sürekli mağdur gören kisilerin memnuniyetsizlikleri kroniktir ve kendileriyle ilgilidir. Memnun edemezsiniz..
Sırlar da aşklara benzer biraz. Paylaştığın kişi, ona senin verdiği kiymeti vermeyebilir. Sen büyüttüğün bir çiçek gibi incitmekten çekinerek ihtimamla sunarsın, karşindaki ağzinin kenariyla teşekkür edip kenara koyar mesela. O an anlarsin ki, emanete biçtiğin değer, senin doğurup büyüttüğün, kendi ellerinle yüklediğin hislerin toplamiymis meğer.
Taptığin tanrinin aslinda var olmadigini öğrenmek kadar acikli bir sey bu. Yüzlesmek istemedigin için de baskasiyla paylasmaya korkarsin.
Bizden geri yaşam formlarından şimdiden o denli uzaklaşmıştık ki yüzme içgüdüsünden yoksunduk, öte yandan henüz bunu bir sorun çozer gibi ele alacak ölçüde de insanlaşmamıştık.