“Bilmiyorum,” diyerek güldü, “yalnızca sevdim seni. Çünkü senin gibi yaşayan, nefes alan bir kadının değil, bir taşın kalbini eritmeye yetecek kadar çok sevdim seni.”
“Ummadığımız bir anda, ummadığımız bir durum bizi alıp yıllar öncesine götürüp varlığını bile unuttuğumuz olayları, zihnimizin karanlık dehlizlerinden birdenbire gün ışığına çıkarıveriyor.”
Diyordum ki : yarın seni göreceğim. Fakat o zaman çabucak geçiverecek daha doğrusu bana öyle gelecek.Her zaman olduğu gibi söylenmemiş sözlerim kalacak.Gözlerim belki yüzünün şeklini bir müddet daha fazla içebilmek için öyle sana dalacak .Sen konuşacaksın , herhalde o zaman esecek bir rüzgar saçlarınla oynayacak ve sen ellerinle onu düzelteceksin.Sen konuşacaksın sesini daha uzun müddet ya duyamazsam korkusuyla içimde bir mahşer heyecanı doğacak.Ben ise harice bir şey sezdirmemek için çalışacağım..
''Kitapçıların ve çiçekçilerin bazı özellikleri olmalıdır Olric. Gelişigüzel insanlar bu mesleklerin içine girmemeli. Kitaplar ve çiçekler özel itina isteyen varlıklardır. Ne yazık, bu meslekler de artık olur olmaz kimselerin elinde, sattıklarıyla ilgileri olmayan kişilerin. Durmadan kitaplara ve çiçeklere eziyet ederler, onlara nasıl davranılacağını bilmezler. Bana kalırsa, bir “kitapları koruma derneği” kurmalı ve kitaplara kötü muamele edilmesini önlemeli...''
Şu anda, sana güzel bir söz söyleyebilmek için, on bin kitap okumuş olmayı isterdim" dedi: Gene de az gelişmiş bir cümle söylemeden içim rahat etmeyecek: "Seni tanıdığıma çok sevindim kendi çapımda..."
Mesela neden senin odanda duran, sen sandalyende ya da çalışma masanda otururken, uzanırken, ya da uyurken, seni bütünüyle gören mutlu bir dolap değilim? Neden değilim?
Anlıyor musunuz, anlıyor musunuz sayın bayım, bir insanın artık gidebileceği hiçbir yerinin olmaması ne demektir anlıyor musunuz? Çünkü insanın gidebileceği hiç değilse bir yerin olması gerekmez mi ?