Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.36.27
Kitapokuyucusuna
Kitapokuyucusuna
@Naztaley
Üniversite
159 okur puanı
Mayıs 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Okuma Hedefleri
#alıntı
Bir insan bir hedefin iyi olduğunu bilebilir ve belirli amacı doğrultusunda başka bir hedefi seçebilir; kutsal bir görüşe itaatsizlik edebilir, "Ey kötülük, benim iyim ol," diye haykırıp iyi olana sırtını dönebilir; bütün arzularını, diğer insanların bütün haklarını, kendi içinde yeterli olmadığını ama gerçek doğasında iyiye bağlandığını bildiği bir amaca bağlayabilir.
İyi insan nedir? İyi insan nasıl olunur? gibi soruların cevaplarını aradığımız kitapta; Mary Whiton Calkins'in farklı bakış açısı ile bildiğiniz iyi insan kavramını sorgulayarak, iyiliğin tanımını tekrardan yorumlayıp gözden geçirebilirsiniz✌
Hümanizmin en büyük temsilcilerinden biri olan Erasmus, 1511 yılında yayımlanan kitabı deliliğe övgü, Rönesans yergi türünün en iyi örneklerinden biri olarak kabul edilir. Mitolojik öğeleri kullanarak pek çok örneğin verildiği kitapta Erasmus'un herhangi bir kaynaktan yararlanmadığı söylenir.
Mitoloji ve felsefenin iç-içe olduğu, kısacık fakat anlam derinliği ile yoğun bir eser. Benim gibi mitoloji ve felsefeden, birazda delilikten hoşlananların beğeneceği bir kitap.
Önsözden; Tiyatro edebiyatının sırtındaki ağır yükü sahne için yeni bir komedi yazarak ağırlaştıracağıma, bana bu öyküyü yazdıran ani ve tuhaf esinimin altında belki, içinde yaşadığımız dünya buhranları sırasında bu amaca yönelmiş bir mesaj iletmenin önemi yatmaktadır.
George Bernard Shaw; Pygmalion oyunu ile oscarı kazanan, 1925 yılında da Nobel ödülünün sahibi olan yazar bu iki ödülü kazanan ilk ve tek insandır. Oyun yazarı olarak ünlenir fakat hikaye ve romanlarıda bulunur. Kara kız isimli kitabı ise birkaç hikaye ve tiyatral metinler içermektedir. Kitaba ismini veren "kara kız" hikayesinde Genç bir kara kızın Tanrıyı arayış süreci anlatılmaktadır.
Yazarın okuduğum ilk kitabı fakat son olmayacağı kesin.
Okur Takip Önerileri
#hayvanmezarlığı
Kitapla aynı ismi taşıyan iki tane filmi bulunan bir Stephan King kitabı. 2019 yapımı olanı izledim berbattı. Hem oyunculuklar kötüydü, hemde kitapla benzer yönleri azdı. 1989 Yapımı olanı izlemedim ama o daha başarılı görünüyor gibi geldi.
Konusuna gelirsek: Doktor Louis Creed, karısı ve iki çocuğu ile yeni görev yeri olan Maine kırsalında bir eve taşınırlar. Yaşlı komşuları bay ve bayan Crandall ile tanışırlar. Herşey normalmiş gibi görünürken, kedilerinin ölümü ile Jud Crandall'ın bildiği bir sır sayesinde kediyi tekrardan canlandırırlar. Louis Creed'in bu sırrı öğrenmesi ile sevdiği birini tekrardan canlandırmak isteyince ailesinin başına gelenlerin anlatıldığı roman.
Anlatımı güzel fakat eksiklikleride olan pek beğenmediğim orta derecede bir kitaptı
Hayatını annesinin belirlemiş olduğu rotada ilerleten Mary, otoriter bir anneye sahip olmaktan dolayı mutsuzdur. Yapılan yönlendirmelerden ve baskılardan sıkılan kız birinin gelip onu bu durumdan kurtarmasını beklemektedir. Beklediği kurtarıcı gelmedikçe kendine başka bir çözüm bulmalıdır. Aklına vefat eden anneannesinin evi gelir. Gizlice anahtarları çoğaltıp eve girer. Burada bulduğu bir sandık ve ona yazılmış olan mektubu bulmasıyla, kendini bulma yolunda ilk adımını atmış olur..
Akıcı, etkileyici ve kurgusu güzeldi. Aralarda verilen bilgiler en sevdiğim bölümlerdi
Ambrosia kelimesi; Yunan mitolojisine göre kimi zaman tanrıların yiyeceği, kimi zaman içeceği anlamına gelen, genel olarak "sonsuz hayat" veren balımsı bir madde olarak tasvir edilirmiş.
Kitabımızın konusuna gelince esrarengiz bir cinayet ile başlayan olaylar, hiç beklemediğimiz yerlere gidiyor. İsa peybambere ait olduğu düşünülen kanı kullanarak, çılgın düşüncelerini hayata geçirmek isteyen tanrı rolüne soyunan bir profesör. Diğer tarafta kök hücre çalışmaları ile dikkatleri üzerine çekmiş olan Aras..
Başlarda profesör ile çalışırken, işin içyüzünü anlamaya başladıkça profesörü durdurmaya çalışacaktır. Fakat hırs ve entrika dolu olan profesör Aras'a izin verecek mi? Ambrosia'yı kullananlara ne olacak? Tabi ki hepsinin cevabı kitapta
Gizemli ve merak uyandırıcı olaylar zinciri ile harika bir kurgu ve anlatım. Hırs, aşk ve macera tutkunlarına kesinlikle tavsiye edebilirim
Dışarıda kar taneleri düşüyordu. Pencereyi açtım, elimi uzattım. Bir kar tanesi yakaladım. Yok olup gidişini, parmağımın ucunda eriyişini izledim..
Alicia ressam, kocası Gabriel ise tanınmış bir moda fotoğrafçısı. Gabriel, Ağustos ayının sıcak bir gününde karısı Alicia tarafından öldürülür. Kocasını öldürmekle suçlanan Alicia, Yapılan sorgularda sessiz kalır. Cinayetle ilgili verdiği tek tepki bir oto-portre resmi çizmek ve altına ALKESTİS yazmaktır.
Mahkemede akıl sağlığının yerinde olmadığına kanaat getirilince The Grove kliniğine yatırılır. Theo ise bir psikoterapisttir.Alicia'ya yardım edebileceğine inanır ve onu tedavi edip konuşturmaya çalışırken olayları çok farklı noktalara götürür.
Her bölümün sonunda katil kesin bu dedim Aklımda birkaç son vardı ama yazar öyle güzel yazmış ki herkese şüpheyle bakmak zorunda kaldım. Hatta bi ara işin içinden çıkamayınca kitabı birlikte okuduğum arkadaşıma bunların alayı deli demiştim Neyse ki kafayı yemeden okudum bitirdim suçluyu öğrendim
Serinin altıncı kitabı bir öncekine göre daha heyacanlı ve merak uyandırıcıydı. Dumbledore'un sık sık Hogwarts'tan ayrılıp gizemli seyahatler yapması. Draco'nun, kim-olduğunu-bilirsin-sen tarafından verilen görevi yerine getirmeye çalışması. Hermione ve Ron arasında yaşananlar. Snape'in yaptıkları Harry Potter'ın iksir dersinde melez prense ait olan iksir kitabını kullanması. Daha sonra melez prensin kim olduğunu öğrenmeleri ve Dumbledore'un başına gelenler
Kısa bir #alinti
Eninde sonunda mutlaka gerçekleşeceğini bildiği Voldemort'la son karşılaşmasına rağmen, hâlâ Ron ve Herminoe ile keyfini çıkaracak, huzur dolu son bir altın gün olduğu düşüncesiyle, kalbine sevinç dolduğunu hissetti.
Harry Potter ve Melez PrensJ. K. Rowling (Robert Galbraith) · Yapı Kredi Yayınları · 202123,8bin okunma
Son zamanlarda okuduğum en güzel kitaplardan biriydi. 400 sayfa olması sizi korkutmasın her satırı özenle işlenmiş çok akıcı çok etkileyici. Birde başlarken ön yargı ile başlamayın(Ben biraz öyle başlamıştım) Çünkü Olaylar tahmin edemeyeceğimiz şekilde gelişiyor.
Bir tarafta iktidarın, bir tarafta çetelerin baskısı ile bölünmüş olan halkın yaşam mücadelesini anlatan bakış açınızı değiştirecek bir dönem romanı. 1 Ağustos 1894 ve 5 Ağustos 1894 tarihine kadar geçen beş günlük süre içinde gelişen olaylar ve değişen hayatlar
Çete lideri Kaspar ve takma ismi Ari olan biri (sonlara doğru kim olduğunu öğrendiğimde kalbim kırılmıştı) gizli gizli toplantılar düzenler. Devletin posta arabasını soymayı planlar. Sirapyan ise birkaç kez evlenmek isteyip de evleneceği kızların ölmesi ile lanetli olduğunu düşünmeye başlar. Bir süre sonra Aghavni ile evlenmesinin ise yine lanet yüzünden olduğunu düşünür. Çünkü Aghavni'nin yaptıkları ve yaşattıkları sınırları aşan şeylerdi. Farklı farklı halklarin iç içe geçmiş hayatları, sevgileri ve dostluklarının nasıl düşmanca ayrıştırıldığını göreceksiniz. Sonunda ise kahvede çıkan yangında ölen dört kişinin, yanarak ölmelerinden dolayı cenazelerinin tanınamamalari ve kimin imam tarafından kimin papaz tarafından defnedilecegine rastgele tahminde bulunularak karar verilip gömülmeleri, anlayana anlamlı bir noktaydı.
Her şey postacının kapıyı sabah değilde akşam çalmasıyla başlar. Postacı Franz, Nemo'ya tuhaf bir paketcik getirmiştir. Beklenmedik paketçiğin içinde ne olduğunu merak eden Nemo paketi açmak ister. Üzerinde ki notta Sakın AÇMA! ISIRIR!! yazmasına rağmen paketi açan Nemo, geri dönülmez maceranın ilk adımını atmış bulunur.. Tabii bu maceraya Nemo tek başına katılmaz. En yakın arkadaşı Fred ve sınıf arkadaşı(ayrıca aşık olduğu) Ada'da katılır.
Olayların nereye, nasıl bağlanacağını merak ederek,
Her sayfada çocukların neyle karşılaşacağının heyecanı ile ara vermeden okuyup bitirdim. Benim gibi çocuk kitaplarını okumaktan zevk alan herkesin okuyabileceği bir kitap
Nemo'yla Fred onu duyamayacak olsa da Ada, "Lütfen çabuk olun!" diye yalvardı. "Lütfen, lütfen elinizi çabuk tutun!"
Serinin son kitabını sonunda okuyabildim. Diğer kitaplara göre sıkıcı geldiğinden okuması uzun sürdü. Gelelim kitabı bitirdiğimde hissettiğim hoşnutsuzluğa Seriye başladığımdan beri içinde hiiiç hoşuma gitmeyen bir durum var. Ilk kitapta Feyre'nin ablaları tembel, kendini beğenmiş, paragöz vs. hoşumuza gitmeyecek davranışlar sergileyen kişilerdi. Feyre'ye destek olmayan, onu dışlayan, kullanan ablalara karşı haliyle önyargı oluştu. Sonra nedense bu ablalar pek bir kıymetlı oldu. Sürekli yükseltildi. Feyre ezik, ablalarını memnun etmeye çalışan biri, ablaları ise; hele ki Nesta gururlu dik başlı, kazandan çaldığı gücüyle merak uyandırıcı, gözler onun üstünde, mükemmel, gözde biri oldu çıktı. Hatta bu kitabın Sonunda beşinci kitabın ilk bölümü var ama bu bölümde Nesta ile sona eriyor. Yani diğer kitap yine Nesta ile başlayacak Nesta'nın ve Elain'in muhteşemliğini okuyacağız gibi görünüyorDiğer kitapları zevkle okuyup son kitabı tatsız tutsuz okumak kötü oldu.
Bryce'ın yaşamı kusursuzdu, bütün gün çalışır, gece de partilerde olur. Ta ki en yakın arkadaşını bir iblis öldürene kadar. Suçlu, parmaklıklar ardında olmasına rağmen cinayetler devam edince Bryce kendini büyük bir soruşturmanın merkezinde bulur.
Hunt ise düşmüş bir melekti. Bir zamanlar devirmeye çalıştığı başmelekler tarafından
#dokunma
Bir tarafta Aşk acısı çeken, aşkı için kendi hayatından vazgeçecek kadar onu seven bir kadın. Bir tarafta arkadaşına sahip çıkan, onu ölümün kıyısından yaşamın kıyısına taşıyan bir kadın...
Diğer tarafta hem sevmeyip hem vazgeçmeyen bir adam..
Klasik bir aşk hikayesinden farklı, beni çok ortada bırakan bir kurguydu. Kim haklı kim haksız...Karakterlerin ağızlarından kendilerini ifade ettikleri kısımlar güzeldi. Birine kızmak istiyorum sonra o karakteri dinleyince hak veriyorum Anlatım başarılı, sonu ilginçti. Sonunda ise sanki hikaye devam edecekmiş hissi verdi...
#alinti
İnsanlar o kadar acımasız, vicdansız, insafsız, çirkin ve kötüyken artık durması gerektiği halde olanlardan etkilenmeden sakince dönmeyi sürdüren dünyaydım.
Pera arkadaşları ile Avrupa'nın en yüksek dağı Mont Blanc dağına kamp yapmaya giderler. Kamp yerine ulaştıklarında mutlu ve huzurlu bir zaman geçireceklerini düşünürler. Fakat kanlı bir görevi yerine getirmek zorunda olan dört adam çıkagelir Böylece aşkın, heyecanın, bol koşuşturmanın ve okurken iliklerinize kadar donacağınız bir dünyanın içinde kurtulmalarını ümit ederek sona ulaşmayı isteyeceksiniz..
Günümüzde yazılan çoğu kitapta benzer durumlar dikkatimi çekiyor. Basit cümlelerle anlatım, uzun uzun tekrar edilen eylemler, kurguyu ilerletebilmek için milyon tane karakter ortaya çıkarmak. Olayların birbirinden kopuk olması. Yaş itibarı ile gençleri etkilemesi daha kolay olduğu için onların hoşuna gidecek basit aşk hikayeleri.
Yeni bir kitap okumaya başladığımda benim kitaptan bazı beklentilerim olur. #Kanlıay dan bir beklentim vardı ama öyle zirve yapacak kadar değildi. Yukarıda yazdıklarımı niye yazdım çünkü bu kitapta da muhtemelen aynı sıkıntılar vardır düşüncesi aklımın bir köşesinde beni huzursuz ediyordu Fakatt bekle.. Hele kitabın sonunda yaşananlardan dolayı ağlamak isteyen bir ben.. Serinin devamını okumak için can atan bir ben
Anna, kızları Clohe ve Lily ile yaşayan bekâr bir annedir. Clohe'nin ergenliği, Lily'nin tuhaflığı...İlgilenilmesi gereken iki çocuk ve borçları yüzünden kapısına dayanmış bir icra memuru... Gece gündüz çalışıp borçlarını ödemekten başka düşüncesi olmayan Anna'nın, bir gün karşısına bir fırsat çıkar. Karşısına çıkan bu fırsatı beklenmedik bir şekilde değerlendiren Anna, bir çılgınlık yapıp, kızları ile beraber sürpriz bir yolculuğa çıkar....
#kitaptanalinti
"Yorulduğun zaman dinlenmeyi öğren, pes etmeyi değil."
Bazıları diğerlerinin hoşuna gitmemekten korktukları için aynı fikirde olmadıklarını söylemeye cesaret edemezler. Bense aynı fikirde olmamaya dahi cesaret edemiyorum. Kendilerini sevmek için başkalarının onayına ihtiyacı olmayan insanlara çok özeniyorum.
Kendimden başka kimsenin onayına ihtiyaç duymamayı çok isterdim.
