Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nazview

Nazview
@Nazview
Phantasie ist wichtiger als Wissen...
History teacher
ASPU
Azerbaijan, Baku
16 Ağustos
28 okur puanı
Ağustos 2021 tarihinde katıldı
Düşünceye dönüşse benim etim kemiğim Yolum kurban gidemez hoyrat mesafelere: Ben, tüm uzaklıkları aşıp erişeceğim Sınırsız ötelerden, senin olduğun yere. Varsın, sımsıkı bassın ayağım topraklara Dünyada bir köşede, senden uzak mı uzak, Çevik düşünce sıçrar, dinlemez deniz, kara. Ulaşır özlediği yere hayal kurarak. Ben, düşünce değilim: ah düşündükçe bunu –Sen gittin, ben uçamam– bu öldürüyor beni; Alt tarafı, varlığım biraz toprak, biraz su: İnleyerek beklerim geleceğin keyfini. Bu iki som maddeden, birbirinin yasına Nişan takan o ağır yaşlar kalacak bana.
Reklam
Antonius Block: “İnanmak acı çekmektir. Bu, orda, karanlıkta bir yerde olan birini sevmeye benzer. Ve o asla çıkagelmez, ne kadar güçlü seslenirsen seslen.”
Onu kalbimden atmak istememe rağmen neden alçaltıcı ve acı verici şekilde içimde yaşamaya devam ediyor?

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Bu benim elim. Hareket ettirebiliyorum. Kanım damarlarımda akıyor. Güneş tepemizde parlıyor. Ve ben, Antonius Block… Ölüm’le satranç oynuyorum!
JOF : Peki ben hangi rolu oynuyorum ? SKAT : Sen salağın birisin, o için İnsan Ruhunu oynayacaksın. JOF : Berbat bir rol, şübhesiz.
Reklam
Her sabah uyandığımda hayata karışmak için özel bir çaba sarf ediyorum. Yüzüme taktığım maske mi gerçek, yoksa altında saklı olan ve benim “ben” demekten çekinmediğim varlık mı? Her şey sahte, gerçekten nasıl güldüğümü bile hatırlamıyorum. Yüzüm, gülüşüm, bakışlarım önceden tasarlanmış, dış dünyadan korunmak için bir kabuk gibi kullanıyorum onları. Sesime bile dayanmam mümkün değil.
Ceza olmasa, kaçmanın ne tadı kalırdı?
“Aşk, hayallere tutunurken gerçeklerden düşmekmiş. Aşk, insanın kendisini başkasıyla yakmasıymış. Aşk, keder­ den gülüş beklemekmiş. Aşk, insanın karşısındakini sevme­ sinden çok, onun vereceği acıları sevebilme cesaretiymiş... Hepsine yeterdi yüreğim. Hepsine vardı cesaretim. El olup gitmeseydin...
Kötü biri olamamak bir yana, herhangi bir şey olmayı da beceremedim: Ne kötü ne iyi, ne alçak ne namuslu, ne kahraman ne de haşerenin biriyim. Şimdi bir yandan köşemde pinekliyor, bir yandan da acı, faydasız bir teselliyle avunuyorum: Zeki insanlar asla bir baltaya sap olamaz, olanlar yalnız aptallardır. Evet efendim, on dokuzuncu yüzyıl adamı en başta karaktersiz olmalı, böyle olmaya manen mecburdur; karakter sahibi, çalışkan bir insansa oldukça dar kafalıdır. Kırk yıllık bir ömürden sonra bu inanca vardım.
Körsün, sağırsın, bir ölüsün sen artık, çığlıklarımı işitmiyorsun! Sana nasıl bir cennet bağışlayacağımı anlayamadın. Cennet benim içimdeydi, onu senin önüne serecektim. Madem beni sevemeyecekmişsin, sevmesen de olurdu, bundan ne çıkardı ki? Her şey gönlünce, istediğin gibi kalırdı. Bana aklından geçenleri bir dostun olarak anlatırdın; gülerdik, sevinirdik, birbirimize neşeyle bakardık... Böylece sonuna dek yaşayıp giderdik. Başkasını sevsen bile sesimi çıkarmazdım. Onunla gezip tozardınız, ben de sokağın öbür ucundan sizi seyrederdim. Ah, her şeye razıyım, gözlerini bir kerecik açsan yeter! Bir an için, yalnızca bir an için! Pencereden atlamadan önce önümde durup bana bağlı kalacağını söylediğin zamanki gibi bir kerecik baksan bana! O zaman her şeyi görüp anlardın!
Reklam
Kuşkusuz bu “hepsi”nin kimler olduğunu sormak herkesin hakkıdır. Gerçekten, Petersburg’ta tam sekiz yıl oturduğum halde, hemen hemen hiç dost edinememiştim. Ama dost benim neyime? Koca Petersburg baştan aşağı benimdi; daha ne isterdim?
Nastenka; Petersburg’ da, –belki bilmezsiniz– oldukça tuhaf köşeler var. Buraların güneşi sanki öbür Petersburgluları aydınlatan güneş değildir: Sanki yalnız bu yerler için ısmarlanmış yepyeni, bambaşka bir güneştir… Bu köşelerde apayrı bir hayat yaşanır, aziz Nastenka. Bu, çevrenizde fıkır fıkır kaynayan hayata benzemeyen başka, bizim ciddi zamanımıza değil de, masal alemlerine yaraşan bir hayattır. Bu hayat; tam anlamıyla fantastik ateşin, idealin ve aynı zamanda yazık ki aziz Nastenka, bayağı demeyelim ama, renksiz, düpedüz ve basit şeylerin bir karışımıdır.
O adam Kalbinin yakınında Olsun diye mi yaratılmıştı? İvan Turgenyev
-Hayır, yani Anton Antonoviç, kendi adıma konuşucak olursam, örneğin ben maskeyi sadece karnavalda, neşeli toplantılarda, yani gerektiği zaman kullanırım, bazı insanlar gibi, tabiri caizse, her gün yüzümde maskeyle dolaşmam. Anlatmaya çalışdığım şey buydu Anton Antonoviç.
Sayfa 82 - Türkiye Bankası Kültür YayınlarıKitabı okudu
— Evladım yine burada, kalbimin üstünde! diye bağırdı. Ulu Tanrım, gazabına, lütfuna, verdiğin her şeye şükürler olsun! Fırtınadan sonra bizi ışıklarıyla aydınlatan güneşe, yaşadığımız mutlu ana şükürler olsun! Varsın ezilmiş, aşağılanmış olalım, madem hep beraberiz, önemi yok bunun; varsın bizi şimdi ezen, aşağılayan, o çıtkırıldım, kibirli yaratıklar zafer kazansınlar! Bizi diledikleri gibi taşlasınlar! Korkma Nataşa... el ele yürüyeceğiz. Onlara, “İşte bakın, yanımdaki aziz, sevgili kızım!” diyeceğim. “Hakaret ettiğiniz, küçülttüğünüz ama, günahsız ve her şeye rağmen sevdiğim kızım!..”
145 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.