Sürekli bir huzursuzluk hissetmiş, her zaman ötelerden bir yerden bir şeylerin çağrısını duymuş ve yaşamı boyunca dolanıp durarak kitaplara, sanata ve aşka ulaşana kadar bu çağrının peşine düşmüştü.
Aşkı dünyadaki en güzel şey olarak görüyordu. İçindeki devrimi harekete geçiren onu kaba saba bir denizciden bir öğrenciye, bir sanatçıya dönüştüren de aşktı.