İnsanoğlu kendini fazla ciddiye alıyor. İnsanlık tarihinde işlenen ilk günah budur. Mağara insanı gülmeyi bilseydi tarih çok daha farklı gelişirdi.
Şimdilerde kalp kırıklığı kim bilir kaçıncı baskısını yapıyor.
Her şeye inanabilirim, yeter ki inanılmaz olsun.
Okur Takip Önerileri
Birini çok sevmişsem adını asla başkalarına söylemem. Onlara ait bir parçayı başkalarına teslim ediyormuşum gibi gelir bana.
Sahip olunan her türlü fiziksel ve zihinsel ayrıcalığın felakete sürükleyen bir yanı vardır; devrik kralların sendeleyen adımlarında izini sürebileceğimiz türden bir felaket.
İnsanın bir felsefesi varsa onu her şeye uygular.
Çünkü aşk bir ağaç gibidir: Kendiliğinden yetişir, kökleriyle tüm benliğinizin derinliklerini sarar ve yıkıntı halindeki bir yürekte yeşermeye devam eder. Bu tutkunun ne kadar körse o kadar inatçı oluşunu açıklamak mümkün değildir. Kendi içinde tutarlı olmadığında daha da güçlüdür.
Acının aşırısı tıpkı sevincin aşırısı gibi kısa süren şiddetli bir duygudur. İnsan yüreği bu uçlardan birinde uzun süre kalamaz.
Yazılı sözü yok etmek için bir meşale ve bir barbar yeterlidir. İnşa edilmiş sözü ortadan kaldırmak için toplumsal bir devrim, bir dünya devrimi gerekir.
Ara sıra dudaklarında bir gülümseme ve iç çekiş çakışıyor ama gülümsemesinin iç çekişinden daha kederli olduğu anlaşılıyordu.
En yorgun nehirler bile bir yerde denizle birleşirler.
Hayat, zannederim başlıbaşına bir falso ve utançtan ibaret.
Bu dünyada her şey yolunu şaşırabilir, aşk hariç. Eğer yol aldıkça halsiz düşüp tökezleyen cılız bir aşk değilse, o yolundan çıkmaz.
Cinsiyetler ortaya çıkalı beri, bütün asırlar boyunca kadınlar en iyi gözleriyle konuşmuşlardır.