Cahit Zarifoğlu’nun dediği gibi; “Koskoca şehrin hiç gelmediğin sokaklarında bile seni görme umuduyla etrafa bakmanın nasıl hissettirdiğini bilmiyorsun.”
Şu günler Ali Lidar gibi ben de fazlaca otoban dolusu gürültüyü sığdırdım beynime. Her neyse. İyi geceler..
Sevgilim.. Seni sevmenin, bana nasıl bir gurbet olduğunu biliyorsun değil mi ? Gösteriyorum belki.. Belki de sevilmek sıradan bir şey gibi senin için. Kızmıyorum bu gerçeğe, haklısın. Yazanında dediği gibi; “Seni tanıyan herkes sevmiş seni. Farklı boyutlarda.. ama bir şekilde sevmiş. Seni tanıyan birinin sana kayıtsız kalması, sıradan biri gibi davranması mümkün değil.” Kıskanıyorum aslında bu zalim gerçeği. Ben ne yapabilirim ? Özür dilemek yeter mi ? İçimin telaşı imkansızlıklarımla boğuşuyor sevgilim. Koşup boynuna sarılasım var son zamanlarda.. Son zamanlarda ruhum ruhuna dokunmakla yetinmiyor sanki. Yetmiyor hiçbir şey.. damar yollarımdan akan o ilaçlar sana olan hasret sancıma yetmiyor. Söylemek istediğim o ki, diyemediklerim en büyük yaram. Sen benim en kuvvetli merhemim. Sana olan gurbetim ise en büyük Kerbelam..