Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Nurettin Yıldız

Nurettin Yıldız
@Nurettinyildiz
Uyumak için değil , uyanmak için oku...
794 okur puanı
Aralık 2019 tarihinde katıldı
Şu anda okuduğu kitap
Ben insan seviyorum. Onun şartlarıyla döğüşme(ısrarcı) kudretini seviyorum. Kaderini bile bile hayatı yüklenmesini , o cesareti seviyorum. Hangimiz yıldızlı bir gecede kâinatı bütün ağırlığıyla sırtımızda taşımayız . Hiçbir şey insanoğlunun cesareti kadar güzel olamaz.
Reklam
Varlığı herşeyi değiştiren, eşyayı insana dost eden , günün saatlerine tatlı bir hava geçiren sırlı bir mahlûk.
İnsan sevdiği bir ev olunca kendisine mahsus bir hayatı da olur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Zenginlik insana ait bir özellik değil” diyorum. “Para insanın doğal bir parçası değil; kaybolabilir, çalınabilir, soyut bir kavram, birtakım sıfırlar... Zaten hayatta anlamlı olan değerler parayla sahip olunamayanlar. Kitap, çalışacak insan, eşya alabilirsin; ama bunlar bilginin, dostluğun, paylaşma duygusunun yerini tutamaz. Oysa zengin aptallar paranın çok önemli olduğunu sanıyorlar, bu yüzden de servetlerinin kendilerine ruhsal bir ayrıcalık, özel bir mutluluk getirmesini bekliyorlar. Bu mümkün olmayınca, içleri de boş olduğu için can sıkıntısı başlıyor. Konuşacak bir şeyleri olmadığı için tavla, kâğıt oyunu falan oynayarak tahammül edebiliyorlar bu hayata ve de birbirlerine. Veya işkolik oluyorlar, sanki kıtlık koşullarından kurtulmaları gerekiyormuş gibi işlere dalıyorlar. Onların yerinde olsam intihar ederdim.” “Peki, sizin ayrıcalığınız ne?” diye soruyor. “Çok basit” diyorum. “Okumak, sadece okumak. Okuyan insan, dünyanın aklına yaslar sırtını.
Aşkın tehlikelerini bilerek kendini ebediyen bu duyguya kapatan ben değil miydim? Karasevda, gözleri bağlı olarak bir uçurumun kıyısında yürümek değil miydi? Birine sevdalanmak, donmuş bir gölde, nerede ve ne zaman kırılacağını bilmene imkân olmayan ince buzlar üzerinde yürümek anlamına gelmiyor muydu?
Reklam
Dil garip bir şeymiş gerçekten; sözcüklerin insanın anadilindeki etkisi, anlamından öte bir ağırlık taşıyormuş.
“Zaman bana da bir nehir gibi geliyor. O nehirde yüzüyorum. Sular akıyor ama hangi damla arkamda, hangisi önümde; nehir mi daha hızlı akıyor, ben mi; su önüme mi geçiyor, arkamda mı kalıyor anlayamıyorum. Gerçek olan tek şey sonsuz bir akış.”
İşte anahtar kelime bu; hayatın özü, büyük sırrı; olmazsa olmazı: Unutmak. Eğer unutmak diye bir şey olmasaydı, yaşam da olmazdı. İnsan, unutmadan hayatını sürdüremez.”
İnsanı sadece biyolojik bir varlık olarak göremediğimiz, onun varoluşuna çeşitli yüce anlamlar yüklediğimiz için, gövdeden akan kanın, can denilen şeyi çekip almasını, dolayısıyla o kişinin “ölmüş” olmasını bir türlü kavrayamadığımızı düşünüyorum.
Mesele, okuduklarımızın bizi bir yere götürmemesinde. Kendimiz okuduğumuz zaman hayatın haşiyesinde ( tamamlayıcı bilgileri not manasında taşımak ) dolaştığımızı biliyoruz.
Reklam
Ne kadar yüksekten uçarsa, uçamayanların gözünde o kadar küçülür.
Geri150
761 öğeden 751 ile 761 arasındakiler gösteriliyor.