Diliniz, alfabeniz, kullandığınız kelimeler ve kurduğunuz cümleler ne olursa olsun, bazen sayfalarca mektuplar yazsanız da, saatlerce konuşsanız da derdinizi anlatamazsınız.
Artık kimseden bir beklentim yoktu, kendimden beklentim ise çoktu.
Bir pencere size belki de dünyanın en güzel manzarasını gösterebilir fakat bu görme kabiliyetini sunan, evin içindeki manzaradan başka bir şey değildir. Evin içinde huzurunuz, neşeniz, mutluluğunuz yoksa en parıltılı manzaralar dahi sönük görünmez mi?
Okur Takip Önerileri
Derisi içindekilerin çok uzağında kalın bir kabuk gibiydi. İçi ve dışı arasındaki bağlantı kopmuştu.
Biri sana, "Allah senden razı olsun." diye dua ettiğinde, o duanın hakkı için bile olsa Allah'ın razı olduğu işlerle meşgul ol.
Şu üç şey felakettir insan için; tövbe ederim ümidiyle günah işlemek, daha yaşarım ümidiyle tövbe etmemek, rahmet ümidiyle tövbe etmemek.
O vakit elinde sadece aşk kalır...
Muhabbet rızaya, rıza muhabbete dahildir. Rızasız muhabbet, muhabbetsiz rıza olmaz. Çünkü insan ancak sevdiğine razı olur ve razı olduğunu sever.
Siz yataklarınıza çekilip uyuduğunuzda aslında ölmüyor musunuz, yaşıyorsanız deliliniz ne?
Unutma ki zikre durduğun zaman kâinatın bir parçası olursun sonra bütüne doğru gidersin. Bu bütün olma hâli sadece zikirle olur.
Başına bir iş yahut imtihan olacağı bir şey geldiğinde: "Bu iş Resûlullah'ın başına gelseydi nasıl davranırdı acaba?" diye düşünür, hadisleri tefekkür edip öyle harekete geçerdi.
Cihaddan maksat da Allah adına vuruşmaktır. Ta ki ' yeryüzünde bir fitne kalmayıncaya kadar.'
Her işte destur şudur: ' Allah için işleyiniz. Allah için görüşünüz. Allah için çalışınız. O'nun rızası dairesinde hareket ediniz.'
Bu adam dışarıdan herkes gibiydi amma iç dünyasında Asr-ı Saâdete benzer bir hal vardı.
Bu Müslümanlar Kur'an cevheriyle dolup onun ahlâkıyla ahlaklanınca İslamiyet'in nasıl kurtarıcı bir din olduğu o zaman anlaşılacaktır.
"...Biz İhvan-ı Müsliminiz. Müslüman doğduk,Müslüman yaşayacak, Müslüman öleceğiz."