Giulia koca aramıyordu. Diğer yaşıtları gibi boş zamanlarını kafelerde veya barlarda geçirmiyordu. Annesi ondan sürekli, " Kızım biraz yabanidir," diye bahsediyordu. O, barların bangır bangır gürültüsü yerine halk kütüphanesinin sessizliğini tercih ediyordu. İstisnasız her gün öğle tatilini kütüphanede geçiriyordu. Doymak bilmez bir iştahla sürekli okuyan Giulia, duvarları kitap kaplı büyük okuma salonlarının sayfa seslerinden başka bir şeyin duyulmadığı atmosferini seviyordu. Orada içine huzurla dolduran, neredeyse dinsel ve mistik bir ibadet havası buluyordu. Kitap okurken zamanın nasıl geçtiğinin farkına varmıyordu.
Öğretmen, öğrencisini zayıf, çirkin, fakir, zengin diye görmeden; memleketini, ırkını, fikrini öne çıkarmadan onu keşfeden ve ona yatırım yapan kişidir.