Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Oktay

Oktay
@Oktay_9
İnanmak var olmaktır.
Nkü
İstanbul
16 okur puanı
Şubat 2021 tarihinde katıldı
128 syf.
5/10 puan verdi
·
5 saatte okudu
Ahmet Haşim Paris seyahati sonrasında orada edindiği izlenimleri uzun yıllar yazdığı İkdam gazetesinde fıkralar halinde yayınlamıştır. Çeşitli tarihlerde İkdam'da yayınlanan bu yazılar, 1928 yılında İkdam'da "Bize Göre" adı altında kitaplaştırılmıştır. Ahmet Haşim'in bu eserinin ilk bölümü kendisinin birçok konuda fikir ortaya koyduğu denemelerinden oluşuyor. Kısaca kitabın bu bölümünde 42 tane fıkra bulunuyor da diyebiliriz. Diğer bölüm ise yazarın Paris seyahatini konu alıyor. Yazar bu bölümde Paris'i, Paris'teki hayatı, Paris'teki edebiyatı, ayrıca oranın mimarisini anlatıyor. Bu eserini şiirlerine nazaran daha sade ve anlaşılır bir şekilde kaleme alan yazar, mizahi bir anlatım sergilemiş denilebilir. Akşam şairi olarak bilinen Ahmet Haşim'in, "Bize Göre" bölümünde bulunan "Ayın Ondördü" adlı denemesindeki "Güneş, bütün gün insana doğru fakat acı şeyler söyleyen bir arkadaştır. Onun ışığında eğlenmenin ve mesut olmanın hiç imkanı var mı?" cümleleriyle akşamı gündüze tercih ettiğini de tasdik etmiş oluruz. Genel olarak bakıldığında akıcı bir kitaptı. Çok kısa sürede bitirilebilecek bir kitap. Bu kitabı yazarın kişiliğinden ve karakterinden bir şeyler öğrenmek için okudum diyebilirim. Tavsiye edebileceğim nitelikte bir kitap olmasa da yazarı merak edenler okuyabilirler. İyi okumalar.
Bize Göre
Bize GöreAhmet Haşim · Kent Yayıncılık · 20123,616 okunma
Reklam
158 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Dostoyevski'nin bu kitabı 1864 yılında yayımlanıyor. Bu roman adı hiç anılmayan 40 yaşındaki bir adamın memur olarak çalıştığı zamanlarda başından geçen olayları konu alıyor. Romanın başında bulunan ve hemen hemen üçte birini kapsayan bölümü yeraltını yani kahramanın kendini dış dünyadan soyutlamasını ve kendi iç çatışmalarını konu alıyor. Geriye kalan üçte ikilik bölümünde ise bu fikirlerin somutlaşmış hali yani isimsiz kahramanın yaşadığı olayları konu alıyor. Ayrıca oldukça etkili ve düşündürücü sorular sorarak okuyucunun dikkatini çeken yazar, düşünceleriyle de okuyucu üzerinde garip bir etki bırakıyor diye düşünüyorum kendimce. Oldukça sarsıcı ve derin bir anlatıma başvuran Dostoyevski, kafası karışık, kendisiyle ve dünyayla savaş vermekte olan ayrıca sevilmeyen ve dışlanan bir kahraman yaratmış. Oldukça başarılı bir eser veren yazar okuyucularında derin izler bırakmayı başarmış da diyebilirim. Sıkılmadan okudum. Kesinlikle tavsiye ediyorum. İyi okumalar.
Yeraltından Notlar
Yeraltından NotlarFyodor Dostoyevski · Can Yayınları · 2020128bin okunma
112 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
3 günde okudu
Fransız yazar Victor Hugo bu eserinde giyotine mahkum edilen bir mahkumun son gününü kaleme alıyor. Bu eserinde birinci ağızdan anlatım yapıyor. Olayları kendi yaşıyormuşçasına etkili bir şekilde dizeliyor. Kitabın başında uzunca bir önsöz bulunuyor. Bu önsöz sıkıcı gibi görünse de aslında o dönemin koşullarını ve ceza sistemini içerdiği için oldukça önem arz ediyor. Ayrıca o dönemdeki zihniyeti de vurguluyor. Yazar kitabın asıl bölümünde de o dönemde yaşayan insanların nasıl vurdumduymaz hatta daha da kötüsü hissiz ve kötü kalpli olduğunu gözler önüne seriyor. Bir idamı izlemek için boş yer kalmayacak şekilde her yeri dolduran o insanlara sitemde bulunuyor. Ayrıca bu eserde yazarın idama karşı olan protestosunu da görmekteyiz. Yazara göre bir kişi ne suç işlemiş olursa olsun idama mahkum edilmemeli. Bunu eserindeki "İntikam almak bireyseldir, cezalandırmak Tanrı'nın işidir." cümlesiyle destekleyebiliriz. Yazarın, kitabın ilk başlarında şiddetle karşı çıktığı kürek cezasını bile idamına yaklaştıkça kabul etmesi de ne kadar çaresiz kaldığını gözler önüne seriyor. Victor Hugo'dan okuduğum ilk kitap olmasına rağmen oldukça etkilendim. Kesinlikle okumanızı tavsiye ediyorum. İyi okumalar.
Bir İdam Mahkumunun Son Günü
Bir İdam Mahkumunun Son GünüVictor Hugo · Erasmus Yayınları · 0120,2bin okunma

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
120 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
Sergüzeşt
SPOİLER! Samipaşazade Sezai bu kitabını olayları sanki kendisi yaşarmışcasına gerçekçi bir üslupla yazmıştır. Ahenkli kelimelere yer veren Sezai, oldukça fazla betimleme yaparak okuyucuya olayı hissettirmek istemiştir. Yazar, Türk klasiklerinin en temel 100 eserinden birisi olan Sergüzeşt adlı eserinde aşk konusuna çok hassas bir şekilde yer vermiştir. Yazar bu kitabında çaresizlik, esirlik, özlem gibi konuları da başarılı bir şekilde işlemiştir. 9 yaşındayken esir olan ve ev ev esirlik yapan Dilber en sonunda bir konağa hizmetçi olarak gelir. Bu konak sahibinin oğlu olan ve ayrıca ressam olan Celâl Bey'e aşık olur. Celal Bey ile bir aşk yaşarlar. Daha sonra bu durum öğrenilir ve engellenir. Bir tarafta okullar okumuş, ressamlık yapan ve ailesi ekonomi sınıfında en üstlerde yer alan Celal Bey, diğer tarafta Kafkasyalı, 9 yaşında esir olmuş ve yıllardır hizmetçilik yapan Dilber. Böyle bir ilişkinin huzurlu bir şekilde devam etmesi imkansızdı. Dilber konaktan gönderildi. Uzun süre birbirine hasret kalan ve nice zorluklar çeken bu aşıklar birbirine kavuşamadılar. En sonunda Dilber kendini Nil Nehrine atar ve sonsuz huzura kavuşur. Kitap oldukça akıcıydı. Kesinlikle tavsiye edeceğim bir kitap.
Sergüzeşt
SergüzeştSamipaşazade Sezai · Karbon Kitaplar Yayınları · 201745,8bin okunma