Semerkant, roman ve tarihin içiçe geçtiği bir kitap. Okurken heyecanla sonrasında ne olacağını merak ediyorsunuz. Kitabın ilk bölümünde Ömer Hayyam, Nizamülmülk, Hasan Sabbah’ın yollarının nasıl kesiştiği, birbirleri ile olan bağlantıları, hayat görüşleri anlatılıyor.
İlk olarak Ömer Hayyam’ın nasıl rubaiyi yazmaya başladığını öğreniyoruz ve bu sırada pek çok tarihi olaya şahit oluyoruz.
Sonra Hasan Sabbah ve haşhaşileri, felsefelerini ve tarihlerini bir solukta okuyoruz.
Üçüncü ve dördüncü bölümde ise aslında kitabın nasıl yeniden gün yüzüne çıktı ve İran devrimi anlatılıyor. yine oldukça sürükleyici bir şekilde soluksuz okuyorsunuz.
Kitabın en güzel yanı okurken asla sıkılmıyorsunuz. Hem öğreniyor, hem sorguluyor hem de kurgusal bir romanın parçası oluyorsunuz.
Kitabın ilk iki bölümü çok daha ilgi çekici ve sürükleyici geldi bana. Ömer hayyam,Hasan sabbah, Nizamülmülk arasındaki ilişkiler; şiir,tarih, entrika ve devlet yönetimi, inançlar oldukça güzel bir şekilde anlatılmış, hikayeleştirmiş. Sonu nereye gelecek diye merakla bekliyorsunuz. Rubailer gün yüzüne çıkabilmiş mi merak ediyorsunuz. Hikayesi nerede bitiyor bilmek istiyorsunuz. Bir taraftan tarihe tanıklık ederken bunu hikaye içerisinde roman olarak okumak hem öğrenmenizi hem sorgulamanızı hem de araştırmanız teşvik ediyor. Ayrıca çok da güzel bir romanı tamamlamış oluyorsunuz.
İran’a ve doğu kültürüne ilgi duyan, merak eden herkesin okumasını tavsiye ederim.