Hayır, düşünmeyi besleyen sevgidir. Düşen adama el uzatın, mahvolan bir adamın haline ağlayın, onunla alay etmeyin. Sevin onu! Onda kendinizi görün ve ona kendinizmiş gibi bakın.
Her insanın çocukluğuna duydugu özlem özeldir, kendine hastır hatta parmak izi gibi farklıdır. Bizler ise bu özel duygunun başkalarının, en azından yakınlarımızın bilmesini hatta anlamasını isteriz. Sanki anlaşıldığında daha değerli olacakmış gibi veya kutsallaşacakmıs gibi... Hayır aslında ne yaparsak yapalım bu duygu ne azalır ne de çoğalır, ne kaybolur ne de geri gelir, ne değersizleşir ne de kutsanır. Ozaman çabamız nafile, kârımız ise bu duygunun her insanda olduğunu bilmenin verdiği rahatlama hissidir.
Üç küçük İngiliz çocuğunun başlarından geçen sıkıntılı olayları aile bağlarının gücü ile kendi yöntemlerini kullanarak aşmalarını konu edinen hikaye, çocuk kitabı olarak tanıtılmaktadır ancak her yaştan insanın o duygulara özlem duyduğunu düşünerek okuyucu kitlesinin daha geniş olduğunu söyleyebilirim.
Zenginlik ve refah içinde yaşayan aile aniden bir haber alır ve artık baba figürü evde yok üstelik baba ile birlikte zenginlik ve refah yaşamda yavaş yavaş onları terketmiştir. Artık kahraman olma sırası çocuklardadır.
Yazar üçüncü şahıs ağzından kitabı anlatmış ve bence kitaba çok uygun bir anlatım tarzı oluşturmuş. akıcı bir dil ve sıkmayan güzel bir hikaye birleşince bunun gibi harika bir kitap ortaya çıkıyor. çok fazla yorum yapılacak bir kitap değil ancak anne babaların çocukları ile birlikte okuyabilecekleri bir kitap.
İyi okumalar.