Bir mansıbı olmayan Zâtî, şâirliği tamamen bir geçim kaynağı yapmış bir şâirdir. Balıkesir’de çizmecilik yaparken “şi’re heves edüp” İstanbul’a gelmiş ve devrin en gözde şâirlerinden olmuştur.
Zâtî, ilk defa 28 Temmuz 1510 tarihinde padişaha sunduğu bir kasîde için 2000 akça câize almış görünmektedir (Erünsal, 332-129). Öteki şâirler gibi bir “mansıbı ve kaydı ve eşgâl ve a’mâli” olmadan, sırf şiir yazmak ve câize toplamakla geçimini sağlamış; devrin şâirleri ile birlikte olup kendini yetiştirmişti. Fakîrdi; şiir onun tek geçim kaynağı olduğundan “ekâbire kasî-de ve nazîre lâzım olsa, eski kasîde ve gazellerinden” yararlanırdı. Geçimi için, aşağı rütbeden müderris ve kadılara dahi kasîde düzerdi. Kasîdelerinin fiyatı bir altına (60 akça) kadar inmişti. Yazdığı kasîdelerin sayısı dörtyüze, gazelleri bin yedi-yüze varıyormuş. Özetle, Zâtî, yeni tipte bir şâir olup sanatı açıkça satılık bir meta’ haline getirmiş bir şâirdir ve şiir kitabı yazıp satan ve bununla geçinmeye çalışan modern şâir/yazar tipinin bildiğimiz en eski temsilcisidir.