Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ela İpek

İsyan Ahlakı
"... Her yakın tatmin, kendi arkasında çaresiz bir perişanlık bırakıyor. Şehvet hayatının çok kullanılmasından devasız bir keder doğuyor. Saadet çok kere iradeye bir kudretsizlik getiriyor. Zevk hakiki olarak istenmiş değildir. Daha ziyade o, irade yokluğunun eseridir. Hayat, hareket imkânları bulamayınca kendi üzerine dönüyor ve kendi kendinin tufeylisi bir mahluk gibi, kendi cevheriyle gıdalanıyor.
Reklam
İsyan Ahlakı
"İnsanın tabiî hali değişmemek olduğuna göre, hür hareket, Allah'a dayanarak yapılan isyandır, denebilir. Bu isyan nasıl oluyor? İsyan esirliğimize karşıdır..."
İsyan Ahlakı
O (Maurice Blondel), ilâhî irade ile iştirak halinde yapılan insan hareketinin mutlaka hür olacağını söyledi.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
"...Bugüne kadar hala anlayamadık ki ilim bir müzeyi andıran üniversite sarayının dört duvarı arasına hapsedilecek bir esir değildir. O cemiyetin hayatına, damarlarımızdaki kan gibi yayılarak dağılacak ve benliğimizi idare edecek cevherdir... Üniversiteyi ne kadar muhteşem bina etseniz, damarlarımızda ilmin hayatı cereyan etmedikçe, onu dışarıdan almak kabil olmayacaktır. Peki alanlar nasıl aldılar ve bu ilim nasıl şeydir? Onu meydana koyan şartlar nelerdir?(...)"
Reklam
"...İnkılâpçılar, örflerle kıyafet değiştirmede kurtuluşumuzun sırrını aramak gibi gülünç bir davaya kendilerini kaptırırlarken, muhafazakârlar; eski hayat şekillerine sımsıkı bağlanmada felah ümidi buldular... Her iki tarafın gafil olduğu şey, kendi millî kültürümüzü yoğurmanın lüzumlu oluşudur... Öyleyken bunların hepsini ayakları altına alıp Garplılaşma sevdasına kapılan aşağılık ruhlar, milletimize önderlik görevinde aralıksız nöbet değiştirdiler. Bir asır bile geçmeden millî kültürden elimizde hemen hemen hiçbir şey kalmadı. Yenilik cereyanının bayrağını çekenlerin hepsi de bin yıllık bir milletin kültürünü bir pula satmaya hazır Batı hayranlarıydı(...)"
dönemdaşlarının çoğuyla fikrî ve ahlâkî bakımdan uzak kaldığı rahatlıkla söylenebilir... Onlarla hiç uzlaşma ve yakınlaşma yolu aramadı, aksine Türkiye'nin meseleleri üzerinden sert tenkitlerini sürdürdü...
"...Bu kıtada her türlü fenalığa, zulme, barbarlığa millî adı verince herkesi susturabilen bir manken meydana çıkarılıyordu...Üç asırlık sömürgeciliğin günahlarının, böyle yetmiş sene içinde aralıklarla yapılan Üç harbin kanlariyle temizleneceğini ummak, ancak bu günahın büyüklüğünü takdir edememekten doğabilir. "
"...insan ruhunu vücuduna hizmetkâr yapan idealsiz bir müspet ilimcilik cereyanı, maddefi kuvvetin tarihte en büyük zaferini kazandı..."
"...Yapılması gereken şey Avrupa'nın dış yüzüne, büyüklüklerine, parıltılarına bakmak değil "kuruluşuna ve yaşatıcı kuvvetleri"ne bakmak, onları derinliğine kavramak, ardından bunların Türkiye için ne manâya geldiği, gelebileceği meselesine yoğunlaşmaktır."
Reklam
"(...) bizim gibi iradesi zayıflamış milletlerin taklide yeltendiği medeniyetin değeri ne olabilir?..."
"Sanatın çokluğa iman oluşuna mukabil, din birliğe imandır... ...dinî hayatın en samimi yaşayış olduğu, Allahsız hareketin kifayetsizliği ileri sürülmüştür.... 'Hareket, insanla Allah'ın bir terkibidir'..."
İsyan Ahlâkı hk.
Tasfiye edilmek ve dinî alanın dışına itilmek istenen bir düşünme ve yaşama üslubunun felsefî bir metodla, hem de isyan fikri etrafında yeniden şerhedilerek en üst yorum haline getirilmesi mutlaka dikkate alınmalıdır.
Topçu:
"...Tufeyli bir insan değilim. Müşkilâta karşı irade ile yürürüm. Fakat cehdimin lüzumsuz ve kıymetsiz telakki edildiğini görürsem ye'se kapılırım..."
"...Garbdan makine, manikür, kıyafet ne varsa getirdik; hatta ilmî eserleri de naklettik. Yine de kurtuluş alametleri yok! Neydi bunun sebebi?' Otuz yedi sene evvel, Remzi Oğuz denen harikulâde erkân-ı harbi Paris'te tanıyışımla bu muamma bende çözüldü: Biz o zamana kadar Paris'i Anadolu'ya getirmişiz. İstilâ bizi sakatlamış. Remzi Oğuz Anadolu'yu Paris'e götürmüştü.(...)"
1.601 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.